English    Türkçe    فارسی   

5
3420-3444

  • Dostum,hayretler içinde hayrete düştüm.Bu,ne senin işin,ne benim işim. 3420
  • Her ikisi de odur.Fakat mahsulün aslı tanedir,o saman çöpü,feridir.
  • Tanrı hikmeti,bu zıtları birbiriyle kaynaştırdı.Ey kasap,şu oyluk eti,gerdanla beraber işte.
  • Ruh,bedensiz bir iş yapamaz.Kalıbın da ruhsuz soğur,donar.
  • Kalıbın meydandadır da canın gizli.Alemin sebepleri de şu ikisinden düzelmiştir.
  • Toprağı,bir adamın başına atarsan baş yarmaz.Suyu birinin başına atsan yine baş yarılmaz. 3425
  • Baş yarmak istiyorsan suyla toprağı birbirine katıp kerpiç yapman gerek.
  • Baş yardın mı o kerpiçin suyu,aslına gider,ayrılış gününde toprak da toprağa kavuşur.
  • Tanrı'nın suyla toprağı birleştirmesindeki hikmeti,niyazla,inattan hasıl olur.
  • Ondan sonra daha başka birleşmeler meydana gelir ki onları ne kulak duymuştur,ne göz görmüştür.
  • Kulak duysaydı kulak olarak kalır, yahut artık başka sözleri duyabilir miydi? 3430
  • Kar ve buz, güneşi görseydi buzluktan ümidini keser giderdi.
  • Damarlarına, iliklerine kadar su kesilirdi de bava Davud'u, ondan zırh yapardı.
  • Her ağacın canına derman olurdu. Her ağaç, onun kudumiyle devlet bulurdu.
  • Halbuki o donmuş buz, öylece kalakaldı da ağaçlara, bana dokunmayın demeye başladı.
  • O buz gibi donup kalan adamın cismi de ne bir şeyle uyuşup birleşir, ne de bir şey, onunla uzlaşır.O, ancak kendi nefsinin hırsı peşindedir. 3435
  • O da faydasız değildir, ondan da ciğerler tazelenir. Fakat yeşillik çavuşu da değildir, yeşillik padişahı da değil.
  • Eyaz, senin yıldızın, pek yücedir. Her burç, ona durak olamaz.
  • Himmetin öyle her vefayı beğenir, saflığın, öyle her saflığı seçip kabul eder mi hiç?
  • Bir beyin, kölesine, git, şarap getir demesi. Köle şarap testisiyle şarap getirirken doğrulukla emreden bir zahidin, yolda bir taşla testiyi kırması. Emîrin, duyunca zahidi tedibe gitmesi. Bu vak'a Isa aleyhisselâm zamanında oldu. O vakit daha şarap haram edilmemişti. Fakat zahit, takva göstermede ve halkı zevkten alıkoymaktaydı
  • Neşeli ve şaraba düşkün bir bey vardı.Her mahmurun, her çaresiz kişinin sığındığı bir zattı.
  • Esirgeyici, yoksulları korur, adaletli, altınlar, inciler bağışlayıcı, deryadil bir adamdı. 3440
  • Erlerin padişahı, inanmış adamların beyi, yol bilir,sırdan anlar, dostlarını görür gözetir bir zattı.
  • İsa'nın zamanı, Mesih'in devriydi. Halkın gönlünü alan, kimseyi incitmemeye gayret eden o güzel beye,
  • Bir gece ansızın konuk geldi. O konuk da onun gibi hoş ve iyi bir beydi.
  • Neşelensinler diye şarap içmek istediler. O zaman şarap helâldi.