English    Türkçe    فارسی   

5
3426-3450

  • Baş yarmak istiyorsan suyla toprağı birbirine katıp kerpiç yapman gerek.
  • Baş yardın mı o kerpiçin suyu,aslına gider,ayrılış gününde toprak da toprağa kavuşur.
  • Tanrı'nın suyla toprağı birleştirmesindeki hikmeti,niyazla,inattan hasıl olur.
  • Ondan sonra daha başka birleşmeler meydana gelir ki onları ne kulak duymuştur,ne göz görmüştür.
  • Kulak duysaydı kulak olarak kalır, yahut artık başka sözleri duyabilir miydi? 3430
  • Kar ve buz, güneşi görseydi buzluktan ümidini keser giderdi.
  • Damarlarına, iliklerine kadar su kesilirdi de bava Davud'u, ondan zırh yapardı.
  • Her ağacın canına derman olurdu. Her ağaç, onun kudumiyle devlet bulurdu.
  • Halbuki o donmuş buz, öylece kalakaldı da ağaçlara, bana dokunmayın demeye başladı.
  • O buz gibi donup kalan adamın cismi de ne bir şeyle uyuşup birleşir, ne de bir şey, onunla uzlaşır.O, ancak kendi nefsinin hırsı peşindedir. 3435
  • O da faydasız değildir, ondan da ciğerler tazelenir. Fakat yeşillik çavuşu da değildir, yeşillik padişahı da değil.
  • Eyaz, senin yıldızın, pek yücedir. Her burç, ona durak olamaz.
  • Himmetin öyle her vefayı beğenir, saflığın, öyle her saflığı seçip kabul eder mi hiç?
  • Bir beyin, kölesine, git, şarap getir demesi. Köle şarap testisiyle şarap getirirken doğrulukla emreden bir zahidin, yolda bir taşla testiyi kırması. Emîrin, duyunca zahidi tedibe gitmesi. Bu vak'a Isa aleyhisselâm zamanında oldu. O vakit daha şarap haram edilmemişti. Fakat zahit, takva göstermede ve halkı zevkten alıkoymaktaydı
  • Neşeli ve şaraba düşkün bir bey vardı.Her mahmurun, her çaresiz kişinin sığındığı bir zattı.
  • Esirgeyici, yoksulları korur, adaletli, altınlar, inciler bağışlayıcı, deryadil bir adamdı. 3440
  • Erlerin padişahı, inanmış adamların beyi, yol bilir,sırdan anlar, dostlarını görür gözetir bir zattı.
  • İsa'nın zamanı, Mesih'in devriydi. Halkın gönlünü alan, kimseyi incitmemeye gayret eden o güzel beye,
  • Bir gece ansızın konuk geldi. O konuk da onun gibi hoş ve iyi bir beydi.
  • Neşelensinler diye şarap içmek istediler. O zaman şarap helâldi.
  • Şarapları azdı, dedi ki: Köle, yürü, testiyi doldur,bize şarap getir. 3445
  • Filân keşişte halis şarap var. Ondan al da canımız, ileri gelenlerin derdinden de halâs olsun, halkın derdinden de.
  • O keşişin şarabının bir katrası, binlerce testi, binlerce küp şarabın yaptığını yapar.
  • O şarapta gizli bir maya var, nitekim bazı erler vardır ki aba altında sultandır onlar.
  • Sen, paramparça hırkaya az bak. Anlaşılmasın diye altının da yüzünü karartırlar.
  • Lâal, görünüşte buğulu görünür ama kötü göz,onu beğenmesin diyedir bu. 3450