- Bu yobazlık, bu riya ile kendisine bir mevki yapmak, bir şey bahane ederek kendini göstermek istiyor.
- تا بدین سالوس خود را جا کند ** تا به چیزی خویشتن پیدا کند
- Onun, şuna buna riya yapmaktan başka hiçbir hüneri yok.
- کو ندارد خود هنر الا همان ** که تسلس میکند با این و آن
- Deliyse,fitne çıkarmak istiyorsa delinin ilâcı,öküz aletinden yapılma kamçıdır. 3500
- او اگر دیوانه است و فتنهکاو ** داروی دیوانه باشد کیر گاو
- Vurmalı kerataya da kafasındaki Şeytan çıksın. Eşekçiler, nodullamadıkça eşek gider mi hiç?
- تا که شیطان از سرش بیرون رود ** بیلت خربندگان خر چون رود
- Bey, eline bir topuz alıp sokağa çıktı. Gece yarısı yarı sarhoş bir halde geldi, zahidin evine girdi.
- میر بیرون جست دبوسی بدست ** نیم شب آمد به زاهد نیممست
- Kızgınlıkla zahidi öldürmek niyetindeydi. Zahit, evde bulunan yünlerin altına girip gizlendi.
- خواست کشتن مرد زاهد را ز خشم ** مرد زاهد گشت پنهان زیر پشم
- Zahit, beyin sözlerini yün bükenlerin yünleri altına gizlenmiş, işitiyordu.
- مرد زاهد میشنید از میر آن ** زیر پشم آن رسنتابان نهان
- Orada kendi kendine dedi ki: Adamın çirkinliğini, yüzüne karşı ancak ayna söyliyebilir, çünkü onun yüzü serttir. 3505
- گفت در رو گفتن زشتی مرد ** آینه تاند که رو را سخت کرد
- Ayna gibi demirden bir yüz gerek ki sana çirkin yüzüne bak desin.
- روی باید آینهوار آهنین ** تات گوید روی زشت خود ببین
- Delkak'ın, Seyyid Şah-ı Tirmiz'i mat etmesi
- حکایت مات کردن دلقک سید شاه ترمد را
- Padişah, Delkak'le satranç oynardı. Delkak, padişahı mat etti mi padişah, derhal kızardı.
- شاه با دلقک همی شطرنج باخت ** مات کردش زود خشم شه بتاخت
- Bunu kibrine yediremez, tu Allah müstehakını versin diye satranç taşlarını birer birer Delkak'in başına vururdu.
- گفت شه شه و آن شه کبرآورش ** یک یک از شطرنج میزد بر سرش
- Al, işte şahın bu senin bu kaltaban derdi. Delkak, aman padişahım der, sabrederdi.
- که بگیر اینک شهت ای قلتبان ** صبر کرد آن دلقک و گفت الامان
- Bir gün, yine padişah mat oldu. Bir oyun daha oynamalarını emretti. Delkak, zemheride çıplak kalmış adam gibi tirtir titriyordu. 3510
- دست دیگر باختن فرمود میر ** او چنان لرزان که عور از زمهریر
- Bir oyun daha oynadı, yine padişah yutuldu. Tu Allah müstehakını versin zamanı gelince,
- باخت دست دیگر و شه مات شد ** وقت شه شه گفتن و میقات شد
- Delkak, sıçradı, bir köşeye kaçtı; korkusundan altı tane halının altına girdi.
- بر جهید آن دلقک و در کنج رفت ** شش نمد بر خود فکند از بیم تفت
- Yastıklarla o altı halının altına gizlenip padişahın .satranç taşlarından aman buldu.
- زیر بالشها و زیر شش نمد ** خفت پنهان تا ز زخم شه رهد
- Padişah, ne yapıyorsun, bu ne? deyince, padişahım dedi. Tu Allah müstehakını versin!
- گفت شه هی هی چه کردی چیست این ** گفت شه شه شه شه ای شاه گزین
- Ateşler püskürüyorsun. Senin gibi öfkeci bir padişaha döşeme altından başka bir yerde doğru söz söylenebilir mi? 3515
- کی توان حق گفت جز زیر لحاف ** با تو ای خشمآور آتشسجاف
- Sen mat oldun ama ben de şahın çarpmasından mat oluyorum. Onun için halıların altından Tu Allah müstehakını versin diyorum!
- ای تو مات و من ز زخم شاه مات ** میزنم شه شه به زیر رختهات
- Mahalle, o beyin bağrış, çağrışiyle, kapıyı tekmelemesi, vurun, tutun diye nara atmasiyle doldu..
- چون محله پر شد از هیهای میر ** وز لگد بر در زدن وز دار و گیر
- Sağdan, soldan halk dışarı fırladı. Ey ulumuz, af zamanıdır.
- خلق بیرون جست زود از چپ و راست ** کای مقدم وقت عفوست و رضاست
- Onun beyni kurumuş. Şimdi onun aklı, fikri, çocukların aklından, fikrinden az.
- مغز او خشکست و عقلش این زمان ** کمترست از عقل و فهم کودکان
- Hem zahit, hem ihtiyar. Bu halindeki şu zahitlik, onu kat kat zayıflatmış. Bu zahitlikten de bir feyze nail olamamış. 3520
- زهد و پیری ضعف بر ضعف آمده ** واندر آن زهدش گشادی ناشده
- Zahmetler çekmiş de sevgiliden bir hazine elde edememiş. İşler yapmış da bir pul kazanamamış.
- رنج دیده گنج نادیده ز یار ** کارها کرده ندیده مزد کار
- Ya o iş, onun harcı değilmiş, ya henüz mükâfat vakti gelmemiş.
- یا نبود آن کار او را خود گهر ** یا نیامد وقت پاداش از قدر