English    Türkçe    فارسی   

5
3588-3612

  • Peygamberler, Tanrı neşesine dalmışlardı, onunla yoğrulmuşlardı da onun için bu neşeden vazgeçtiler.
  • Onların canları, o neşeyi gördüğünden onlara bu neşeler, oyuncak görünmüştü.
  • Diri olan bir güzelliğe dostluk eden, artık ölüyü nasıl kucaklar? 3590
  • "Bilseniz ahiret, ebedî hayat yurdudur" âyetinin tefsiri. Yani o âlemin kapısı, duvarı, suyu, testisi, meyvası, ağacı hep diridir. Söz söyler ve söz duyar. Onun için Mustafa aleyhisselâm "Dünya bir leştir, onu istiyenler de köpeklerdir" buyurdu. Ahirette dirilik olmasaydı o da leş olurdu. Leşe, ölü olduğundan leş derler, pis kokusundan ve mundarlığından değil.
  • O âlem, zerre zerre diridir. Her zerresi nükteden anlar, söz söyler.
  • Onlar, ölü olan cihanda oturmaz, dinlemezler. Çünkü ot, ancak hayvanlara lâyıktır.
  • Kim, gül bahçesinde meclis kurar, yurt tutarsa külhanda şarap içer mi hiç?
  • Pak ruhun makamı, illiyyin'dir. Pislikte yurt edinense kurttur.
  • Tanrı mahmuruna tertemiz şarap kadehi sunulur. Bu kör kuşlaraysa şu kara ve tuzlu su. 3595
  • Kime Ömer'in adaleti, el vermezse onca kanlı kaatil Haccac, âdildir.
  • Kızlara cansız bebekleri oyuncak diye verirler. Çünkü onlar, diri oyuncaktan bir şey anlamazlar ki.
  • Küçük erkek çocuklar, erliklerinden bir şey anlamazlar, güçleri kuvvetleri yoktur. Onun için onlara tahta kılıç daha yeğdir.
  • Kâfirler, peygamberlerin kiliselerde yapılmış olan resimleriyle kanaat ederler.
  • Fakat o ay parçaları, bizim için apaydın olduğundan resimlerine aldırış bile etmeyiz. 3600
  • Onların birer sureti, bu âlemdedir ama birer sureti de ay gibi gökyüzündedir.
  • Bu suretteki ağızları, onlarla düşüp kalkanla konuşur, nükteler söyler. O suretteki ağızları ise Tanrı ile konuşur.
  • Görünen kulak, bu sözü duyar, beller. Can kulağıysa Kün emrinin sırlarını işitir.
  • Ten gözü, insanın şeklini görür, beller. Can gözü, Mazagalbasar sırrını görür, hayran olur.
  • Görünen ayak, mescit safında durur, mâna ayağı, göğün üstünde tavafta bulunur. 3605
  • İşte her cüz'ü böyle say... bu, vakit içindedir, zamana bağlıdır, oysa ondan da hariçtir.
  • Zamana bağlı olan, ecele kadar durur, öbürüyse, ebediyete dost, ezele eştir.
  • Bir adı iki devlet sahibidir, bir sıfatı iki kıble imamı.
  • Ona ne halvetin lüzumu vardır, ne çilenin. Hiçbir bulut, onu örtemez.
  • Halvet yurdu, güneş değirmisidir, artık ona nasıl olur da yabancı gece, perde kesilir? 3610
  • Hastalık ve perhiz zamanı geçti, buhran kalmadı. Küfür, iman oldu, küfran kalmadı.
  • Elif gibi, doğruluğu yüzünden öne geçmiştir. Onda kendi sıfatlarından hiçbir şey kalmamıştır.