English    Türkçe    فارسی   

5
3642-3666

  • Her günün hali, düne benzer. Ahval, ırmak gibi akar durur, onu bağlıyacak hiçbir şey yoktur.
  • Her günün neşesi, bir başka çeşittir. Her günün düşüncesinde bir başka eser vardır.
  • İnsanın bedeni, bir konuk evine, çeşitli düşünceler de ayrı ayrı konuklara benzer. Arif, o neşeli ve gamlı düşüncelere razıdır, âdeta gariplerin hatırını hoş eden Halil Peygambere benzer. Onun kapısı da konuğu ağırlamak için daima kâfire de açıktı, mümine de, emin olana da açıktı, haine de. Bütün konuklara güler yüz gösterirdi.
  • Delikanlım, bu denen bir konuk evidir. Her sabah, oraya koşa koşa bir yeni konuk gelir.
  • Sakın bu, benim boynumda kaldı deme. Şimdicik yine uçar, yokluk âlemine gider. 3645
  • Gayb âleminden gönlüne ne gelirse konuktur, onu hoş tut.
  • Bir eve konuk geldi. Ev sahibinin karısı, yağmur başladı, konuk boynumuzda kaldı dedi.
  • Birisine ansızın konuk geldi. Ev sahibi, konuğunu gerdanlık gibi boyuna taktı.
  • Sofra çıkardı, ağırladı. O gece mahallelerinde sünnet düğünü vardı.
  • Erkek, kadınına gizlice dedi ki: Bu gece iki yatak ser.
  • Bizim yatağımızı kapı yanına yap, konuğun yatağını da öbür tarafa. 3650
  • Kadın, olur iki gözümün nuru, baş üstüne. Hizmetler eder, güler yüz gösteririm, merak etme dedi.
  • Yatakları yaptı, sünnet düğününe gitti.
  • Yüce konuk, kadının kocasiyle kaldı. Geceleyin kuru, yaş bir çerez çıkardı.
  • Yediler, içtiler. O iki temiz adam, gece geç vakte kadar oturup konuştular, gece yarısına dek iyi kötü, başlarından geçenleri anlattılar.
  • Çerezden, konuşup görüşmeden sonra konuk, uykusuzluktan kalktı, kapı yanındaki yatağa girip yattı. 3655
  • Adam, utancından ona bir şey diyemedi, canım, senin yatağın bu taraftaki.
  • Sen yatıp uyuyasın diye yatağı, şuraya serdik diye bir söz söyleyemedi.
  • Karısiyle kararlaştırdıklarının aksine, konuk için serilen yatağa girdi, öbür yatakta da konuk yatıp uyudu.
  • O gece şiddetli bir yağmur başladı. Bulutların çokluğu, hayret verecek bir derecedeydi.
  • Kadın gelince konuk öbür taraftadır, kapı yanında yatan kocamdır diye, 3660
  • Anadan doğma soyunup yorganın altına girdi, konuğu birkaç kere de istekle öptü.
  • Dedi ki: Hani bir şeyden korkuyordum ya. Başıma geldi mi geldi, geldi mi geldi.
  • Yağmur, çamur yüzünden konuk kakıldı kaldı. Beylik sabunu gibi elinden çıkmasına imkân yok.
  • Bu yağmur çamurda o, nerden gidecek? Başına canına andolsun, adam başımıza kaldı!
  • Konuk, bu sözleri duyunca hemen sıçrayıp dedi ki: Kadın bırak beni. Ayakkabımı ver benim, çamurdan korkum yok. 3665
  • Ben gidiyorum, Allah size hayırlar versin. Yolculukta can, bir an bile eğlenmez.