- Ey yaradanım, beni o belânın şerrinden sakla bekle. O yüzden gelecek ihsanları bana haram etme, beni o lûtuflara kavuştur.
- که اعذنی خالقی من شره  ** لا تحرمنی انل من بره 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - Rabbim, uğradığım belâlara karşı lütfet de şükredeyim, geçip giderse ona hasret çekmeyeyim de.   3695
- رب اوزعنی لشکر ما اری  ** لا تعقب حسرة لی ان مضی 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - O suratı asık derdi koru. O acılığı şeker gibi tatlı say.
- آن ضمیر رو ترش را پاسدار  ** آن ترش را چون شکر شیرین شمار 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Bulutun da görünüşte yüzü asıktır ama gül bahçesini bezer, çalı çırpıyı kırar.
- ابر را گر هست ظاهر رو ترش  ** گلشن آرندهست ابر و شورهکش 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Gamı bulut gibi bil de o asık suratlıya pek surat asmaya kalkışma.
- فکر غم را تو مثال ابر دان  ** با ترش تو رو ترش کم کن چنان 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Belki o inci, elindedir, olur ya, Onun için çalış çabala da senden razı olsun.
- بوک آن گوهر به دست او بود  ** جهد کن تا از تو او راضی رود 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - Hattâ böyle olmasa bile bu huyu âdet edinir, o güzelim huyla huylanır, o huyu artırırsın da,   3700
- ور نباشد گوهر و نبود غنی  ** عادت شیرین خود افزون کنی 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Başka yerlerde de böyle hareket edersin ve bir gün birdenbire muhtaç olduğun şeye erişiverirsin.
- جای دیگر سود دارد عادتت  ** ناگهان روزی بر آید حاجتت 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Neşene mâni olan düşünce, Tann'nın emriyle, Tanrı'nın hikmetiyle gelir.
- فکرتی کز شادیت مانع شود  ** آن به امر و حکمت صانع شود 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Sen ona felâket deme delikanlım. Belki bir yıldızdır, belki kutluluk kıranındadır.
- تو مخوان دو چار دانگش ای جوان  ** بوک نجمی باشد و صاحبقران 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Sen ona feri deme, asıl tut da onunla daima maksadına eriş,'üstün çık.
- تو مگو فرعیست او را اصل گیر  ** تا بوی پیوسته بر مقصود چیر 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - Onu fer'i sayar, muzır tutarsan gözün, aslı gözler durur.   3705
- ور تو آن را فرع گیری و مضر  ** چشم تو در اصل باشد منتظر 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Halbuki bekleyiş, çeşnide zehirdir âdeta. Bu gidişle daima ölüm halinde kalırsın.
- زهر آمد انتظارش اندر چشش  ** دایما در مرگ باشی زان روش 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Onu asıl bil, kucakla da bekleyiş ölümünden kurtul.
- اصل دان آن را بگیرش در کنار  ** بازره دایم ز مرگ انتظار 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
	      
	       
	      
	       
	      
	       
	      
		  
		  
	      
		  
		  - Padişahın, Eyaz'a iltifatı
- نواختن سلطان ایاز را 
 
	      
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Ey doğru özlü, daima yalvarıp yakarmada olan Eyaz, doğruluğun, denizden de artıktır, dağdan da!
- ای ایاز پر نیاز صدقکیش  ** صدق تو از بحر و از کوهست بیش 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Ne istek zamanı bir hataya düşüyorsun, dağ gibi aklın saman gibi uçuyor..
- نه به وقت شهوتت باشد عثار  ** که رود عقل چو کوهت کاهوار 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - Ne öfke ve kin zamanı sabrın gevşeyip karar ve sebatını terk ediyor!   3710
- نه به وقت خشم و کینه صبرهات  ** سست گردد در قرار و در ثبات 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Erlik budur işte. Yoksa adam, sakalla, aletle adam olmaz, öyle olsaydı eşeğin aleti erlerin padişahı olurdu.
- مردی این مردیست نه ریش و ذکر  ** ورنه بودی شاه مردان کیر خر 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Tanrı, Kur'anda kimlere er dedi? Nerde bu beden, oraya varacak?
- حق کرا خواندست در قرآن رجال  ** کی بود این جسم را آنجا مجال 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Babacığım, hayvan ruhunun ne değeri var? Kasapların pazarından geç de gör.
- روح حیوان را چه قدرست ای پدر  ** آخر از بازار قصابان گذر 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Yüz binlerce baş, gövde üstüne konmuştur. Değerlerini yağdan, kuyruktan kıyas et.
- صد هزاران سر نهاده بر شکم  ** ارزشان از دنبه و از دم کم 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - Orospu olur ki aletin dönüp dolaşması yüzünden aklı fareye döner, şehveti aslana.   3715
- روسپی باشد که از جولان کیر  ** عقل او موشی شود شهوت چو شیر 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
	      
	       
	      
	       
	      
	       
	      
		  
		  
	      
		  
		  - Bir babanın, kızına "Kendini koru, kocandan gebe kalma" diye tembihte bulunması
- وصیت کردن پدر دختر را کی خود را نگهدار تا حامله نشوی از شوهرت 
 
	      
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Zengin bir adam vardı. Bu adamın da zühre yanaklı, ay yüzlü, gümüş bedenli bir kızı vardı.
- خواجهای بودست او را دختری  ** زهرهخدی مهرخی سیمینبری 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Kız, kendini bildi, babası onu kocaya verdi. Fakat kocası kızın dengi değildi.
- گشت بالغ داد دختر را به شو  ** شو نبود اندر کفائت کفو او 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Kavun, karpuz oldu, sulandı mı yarmazsan telef olur gider.
- خربزه چون در رسد شد آبناک  ** گر بنشکافی تلف گردد هلاک