Her bayağı akıl, hırs ve öfke zamanı, yerinde durmaz ki!
نیست هر عقلی حقیری پایدار ** وقت حرص و وقت خشم و کارزار
Nefsiyle savaşmamış, aşk derdi çekmemiş, gölgede yetişmiş, yalnız halkın kendisine secde etmesini, elini öpmesini, hürmetle bakıp "işte zamanede sofi budur" diye parmakla göstermesini dilediğinden sofilik yoluna girmiş biri vardı. Çocukların, sen hastasın diyerek hasta ettikleri muallim gibi bu da kendine gururlanıp vehimle hasta olarak ben cihat eriyim, bu yolda bana pehlivan diyorlar. Büyük savaşta eşim yoktur, küçük savaş bence nedir ki! Gazilerle savaşa gidip zahiren de hünerler göstermeliyim dedi ve savaşa gitti, ve savaşta yüreksizlik ve gevşeklik gösterdi. Âdeta aslanın hayalini görmüş, erlikler göstermiş, bu erliklerle sarhoş olup ormana aslan avlamaya gitmişti. Halbuki aslan hal diliyle ona diyordu ki: "Öyle değil.. Yakında bilir anlar., sonra yine yakında bilir, anlarsınız."
وصف ضعیف دلی و سستی صوفی سایه پرورد مجاهده ناکرده درد و داغ عشق ناچشیده به سجده و دستبوس عام و به حرمت نظر کردن و بانگشت نمودن ایشان کی امروز در زمانه صوفی اوست غره شده و بوهم بیمار شده همچون آن معلم کی کودکان گفتند کی رنجوری و با این وهم کی من مجاهدم مرا درین ره پهلوان میدانند با غازیان به غزا رفته کی به ظاهر نیز هنر بنمایم در جهاد اکبر مستثناام جهاد اصغر خود پیش من چه محل دارد خیال شیر دیده و دلیریها کرده و مست این دلیری شده و روی به بیشه نهاده به قصد شیر و شیر به زبان حال گفته کی کلا سوف تعلمون ثم کلا سوف تعلمون
Bir sofi, askerle savaşa gitti. Ansızın savaş başladı.
رفت یک صوفی به لشکر در غزا ** ناگهان آمد قطاریق و وغا
Sofi, ağırlıklarla çadırda kalan zayıflarla beraber kaldı. Erler, ta savaş yerine kadar at sürdüler.
ماند صوفی با بنه و خیمه و ضعاف ** فارسان راندند تا صف مصاف
Ağır kişiler, toprak gibi yerlerinde kala kaldılar, îleri gidenlerin ileri gidenleriyse yürüyüp ilerlediler.
مثقلان خاک بر جا ماندند ** سابقون السابقون در راندند
Savaşlar edip üstün gelerek birçok ganimetlerle geri döndüler.3740
جنگها کرده مظفر آمدند ** باز گشته با غنایم سودمند
Sen de al diye sofiye de armağan sundular. O, o armağanı attı, hiçbir şey almadı.
ارمغان دادند کای صوفی تو نیز ** او برون انداخت نستد هیچ چیز
Neden kızgınsın? dediler. Savaştan mahrum kaldım dedi.
پس بگفتندش که خشمینی چرا ** گفت من محروم ماندم از غزا
Sofi, savaş safında hançer çekip savaşmadığı için bu iltifattan memnun olmadı.
زان تلطف هیچ صوفی خوش نشد ** که میان غزو خنجر کش نشد
Bunun üzerine esir getirdik dediler, birini al, öldür.
پس بگفتندش که آوردیم اسیر ** آن یکی را بهر کشتن تو بگیر
Başını kes de gazi ol. Sofi, buna biraz sevindi, yüreklendi.3745
سر ببرش تا تو هم غازی شوی ** اندکی خوش گشت صوفی دلقوی
Suyla alınan aptestin yüzlerce aydınlığı, nuru, feri vardır ama su olmazsa teyemmüm edilir.
که آب را گر در وضو صد روشنیست ** چونک آن نبود تیمم کردنیست
Sofi, bağlı esiri alıp gaza etmek üzere çadırın arkasına götürdü.
برد صوفی آن اسیر بسته را ** در پس خرگه که آرد او غزا
Oraya tutsakla gitti ama biraz gecikti. Neden o yoksul bu kadar gecikti diye meraka düştüler.
دیر ماند آن صوفی آنجا با اسیر ** قوم گفتا دیر ماند آنجا فقیر
İki eli bağlı tutsak. Onu öldürüvermeliydi. Öldürmede neden bu kadar gecikti, sebebi ne? dediler.
کافر بسته دو دست او کشتنیست ** بسملش را موجب تاخیر چیست
3750Birisi, işi anlamak üzere ardından gitti. Bir de ne görsün? Kâfir, sofinin üstüne çıkmamış mı?3750
آمد آن یک در تفحص در پیش ** دید کافر را به بالای ویش
Erkek, dişinin üstüne biner gibi o tutsak da yoksulun üstüne aslan gibi binmiş.