Dişleriyle boğazını dişlemede. Sofi, kâfirin altına düşmüş, aklı başından gitmiş.
گبر میخایید با دندان گلوش ** صوفی افتاده به زیر و رفته هوش
Eli bağlı kâfir, bir kedi gibi, elinde mızrak olmadığı halde onu berbadetmiş,
دستبسته گبر و همچون گربهای ** خسته کرده حلق او بیحربهای
Dişleriyle onu yarı öldürmüş. Boynundan akan kanla sakalı kıpkırmızı kesilmiş.3755
نیم کشتش کرده با دندان اسیر ** ریش او پر خون ز حلق آن فقیر
Sen de eli bağlı olan nefsinin elinde tıpkı o sofi gibi alta düşmüş, kendinden geçmişsin.
همچو تو کز دست نفس بسته دست ** همچو آن صوفی شدی بیخویش و پست
Yoldaki bir tepecikten âciz kalmışsın. Halbuki önünde yüz binlerce dağ var.
ای شده عاجز ز تلی کیش تو ** صد هزاران کوهها در پیش تو
Bu kadarcık bir tepeden korkup ölüye döndün, önünde aşılacak dağ gibi beller var, nasıl gideceksin?
زین قدر خرپشته مردی از شکوه ** چون روی بر عقبههای همچو کوه
Gaziler, hiddete gelip derhal acımadan o kâfiri kılıçlayıp öldürdüler.
غازیان کشتند کافر را بتیغ ** هم در آن ساعت ز حمیت بیدریغ
Kendine gelsin diye de sofinin yüzüne sular saçtılar, gül sulan serptiler.3760
بر رخ صوفی زدند آب و گلاب ** تا به هوش آید ز بیخویشی و خواب
Sofi, kendine gelip onları görünce ne oldu yahu? diye sordular.
چون به خویش آمد بدید آن قوم را ** پس بپرسیدند چون بد ماجرا
Ey aziz, Tanrı hakkı için bu ne hal? Neden böyle bu derece kendinden geçtin?
الله الله این چه حالست ای عزیز ** این چنین بیهوش گشتی از چه چیز
Yarı ölmüş, elleri bağlı bir tutsaktan neden böyle korktun, aklın başından gitti, bu hale düştün?
از اسیر نیمکشت بستهدست ** این چنین بیهوش افتادی و پست
Sofi dedi ki: Başını keseceğim sırada o açgözlü, bana öyle bir hışımla baktı ki..
گفت چون قصد سرش کردم به خشم ** طرفه در من بنگرید آن شوخچشم
Gözünü açtı, dolandırdı da öyle bir bakış baktı bana ki aklım başımdan gitti.3765
چشم را وا کرد پهن او سوی من ** چشم گردانید و شد هوشم ز تن
Gözünü dolandırması, bana âdeta bir ordu göründü. O nasıl korkuydu? Anlatamam!
گردش چشمش مرا لشکر نمود ** من ندانم گفت چون پر هول بود
Hikâyeyi kısa keselim, işte o bakıştan korktum. Kendimden geçip yere yıkıldım.
قصه کوته کن کزان چشم این چنین ** رفتم از خود اوفتادم بر زمین
"Eli bağlı bir kâfirin göz süzmesinden kendinden geçiyorsun, elinden hançer düşüyor. Sende bu yürek, bu öt varken sakın sakın, savaşa gelip de rüsvay olma, sen tekkenin mutfağını gözle" diye gazilerin öğüt vermeleri
نصیحت مبارزان او را کی با این دل و زهره کی تو داری کی از کلابیسه شدن چشم کافر اسیری دست بسته بیهوش شوی و دشنه از دست بیفتد زنهار زنهار ملازم مطبخ خانقاه باش و سوی پیکار مرو تا رسوا نشوی
Gaziler dediler ki: Sende bu yürek varken sakın savaşa girişmeye yeltenme.
قوم گفتندش به پیکار و نبرد ** با چنین زهره که تو داری مگرد
Eli bağlı bir kâfirin göz süzmesiyle gemin kırıldı, gark oldun.
چون ز چشم آن اسیر بستهدست ** غرقه گشتی کشتی تو در شکست
Erkek aslanlar, saldırdılar mı kılıçlariyle başlar top gibi yerlere yuvarlanır.3770
پس میان حملهی شیران نر ** که بود با تیغشان چون گوی سر
Erlerin savaşına âşinâ değilsin, böyle bir zamanda kan denizinde nasıl yüzebilirsin sen?
کی توانی کرد در خون آشنا ** چون نهای با جنگ مردان آشنا
Boyunlara inen kılıçların tak tak diye çıkardığı ses, (bir mahalle öteden duyulan) çamaşır dövenlerin tak takını hiçe sayar.
که ز طاقاطاق گردنها زدن ** طاقطاق جامه کوبان ممتهن
Nice başsız bedenler, yerlerde çırpınır.. Nice bedensiz başlar, kan denizinde habbelere döner.
بس تن بیسر که دارد اضطراب ** بس سر بیتن به خون بر چون حباب
İnsanları yok eden yüzlerce er, savaşta atların ayakları altında yok olur gider.
زیر دست و پای اسپان در غزا ** صد فنا کن غرقه گشته در فنا
Sen, bir fareden ürküp uçan bu akılla o savaş safına karışıp nasıl kılıç çekeceksin?3775
این چنین هوشی که از موشی پرید ** اندر آن صف تیغ چون خواهد کشید
Savaş bu, bulgur aşı değil ki yenlerini sıvayıp girişesin.
چالش است آن حمزه خوردن نیست این ** تا تو برمالی بخوردن آستین
Bulgur aşını kaşıklamaya benzemez, gel de burada kılıcı gör. Bu safta demirden yaratılmış bir Hamza lâzım.
نیست حمزه خوردن اینجا تیغ بین ** حمزهای باید درین صف آهنین