English    Türkçe    فارسی   

5
3771-3795

  • Erlerin savaşına âşinâ değilsin, böyle bir zamanda kan denizinde nasıl yüzebilirsin sen?
  • Boyunlara inen kılıçların tak tak diye çıkardığı ses, (bir mahalle öteden duyulan) çamaşır dövenlerin tak takını hiçe sayar.
  • Nice başsız bedenler, yerlerde çırpınır.. Nice bedensiz başlar, kan denizinde habbelere döner.
  • İnsanları yok eden yüzlerce er, savaşta atların ayakları altında yok olur gider.
  • Sen, bir fareden ürküp uçan bu akılla o savaş safına karışıp nasıl kılıç çekeceksin? 3775
  • Savaş bu, bulgur aşı değil ki yenlerini sıvayıp girişesin.
  • Bulgur aşını kaşıklamaya benzemez, gel de burada kılıcı gör. Bu safta demirden yaratılmış bir Hamza lâzım.
  • Savaş, öyle hayal gibi bir hayalden ürküp kaçan her yüreksizin işi değil.
  • Savaş, Türklerin işidir, nazenin kadınların değil. Nazlı nazenin kadınların yeri evdir, eve git sen de!
  • Tanrı rahmet etsin, Ayyazi'nin, şehit olma ümidiyle yetmiş kere göğsü açık savaşa girmesi, nihayet küçük savaşta şehit olmadan ümidini kesip büyük savaşa yüz tutması ve halvete girmesi. Bu sırada gazilerin davulunu duyup nefsinin, zincirini sürüyerek savaşa gitmeyi istemesi ve onun bu istek yüzünden nefsini töhmet altına alması
  • Ayyazi dedi ki: Tam doksan kere belki yaralanırım diye, 3780
  • Çırılçıplak savaşa girdim, okların önüne gittim, belki birisi gelir saplanır dedim.
  • Fakat boğaza, yahut can alacak bir yere ok isabeti, devlet sahibi bir şehitten başkasına nasip olmuyor.
  • Vücudumda yaralanmadık bir tek yer yok. Bedenim, oktan kalbur gibi delik deşik oldu.
  • Fakat bu ne yiğitlik, ne de zekâ işi. Baht işi bu, Bir türlü can alacak bir yerime ok isabet etmedi.
  • Şehitliğin kısmet olmadığını anlayınca halvete gittim, çileye girdim. 3785
  • Kendimi büyük savaşa attım, riyazata, zayıflamaya koyuldum.
  • Halvetteyken kulağıma gazilerin savaşa giderken çaldıkları davul sesleri geldi.
  • Sabah çağıydı, can kulağımla duydum, nefsim, içimden seslendi.
  • Kalk, savaş zamanı geldi, yürü. Kendini savaşa at.
  • Dedim ki: Ey vefasız habis nefis, savaşa meyletme nerde, sen nerdesin? 3790
  • Ey nefis, doğru söyle, bu hilebazlık, nedir? Yoksa şehvete düşkün nefis, ibadete yanaşmaz bile.
  • Doğru söylemezsen üstüne saldırır, seni riyazatla adamakıllı sıkar, sıkıştırırım.
  • O anda nefsim, içimden seslendi, dilsiz, ağızsız, fasih bir surette söz söylemekteydi:
  • Beni her gün burada öldürüp duruyorsun. Canıma, kâfirlere yapılan eziyetleri yapıyorsun.
  • Kimsenin halimden haberi yok.. Sen, beni uykusuz, yemeksiz öldürüp durmadasın. 3795