English    Türkçe    فارسی   

5
3869-3893

  • Bir güzele âşık olanın önünde de sed vardır, ardında da. öyle adam, artık önünü, ardını az görür.
  • Kara sel, cana Kasdetmeye geldi mi bir tilki, aslanı kuyuya düşürür. 3870
  • Dağ gibi aslanlar, kuyuda olmıyan bir hayali görürler de kendilerini kaldırıp atarlar.
  • Hiç kimseyi kadınlarla mahrem tutma. Çünkü erkekle kadın, ateşle pamuğa benzer.
  • Tanrı suyu ile yunmuş bir ateş gerek ki bulûğa erme sırasında bile Yusuf gibi kötülükten çekinsin.
  • Selvi boylu lâtif Zeliha'dan aslanlar gibi kendisini çeksin.
  • O yiğit er de Musul'dan döndü, yola düştü. Yolda bir ormana, bir yeşilliğe geldi. 3875
  • Aşk ateşi, öyle bir parlamıştı ki yerle göğü fark etmiyordu.
  • Çadır içinde o ay parçasına kasdetti. Akıl nerde, Halifeden korkma nerde?
  • Şehvet, bu ovada davul dövdü mü akıl dediğin ne oluyor ki a turpoğlu turp:
  • Yüzlerce halife, o anda o erin ateşli gözüne bir sinekten aşağı görünür.
  • O kadına tapan er şalvarını çıkarıp cariyenin ayak ucuna oturdu. 3880
  • Aleti, dosdoğru gideceği yere giderken orduda bir gürültü, bir kızılca kıyamettir koptu.
  • Er sıçradı, götü başı açık bir halde ateş gibi Zülfikar elinde dışarı çıktı.
  • Birde ne görsün, ormandan kara bir erkek aslan, kendisini ordunun içine kapmış koyvermiş.
  • Atlar, ürküp köpürmüşler, her çadır ve ahır yeri yıkılmış, herkes birbirine girmiş.
  • Erkek aslan, ormanın gizli bir yerinden fırlamış, havaya deniz dalgası gibi tam yirmi arşın sıçramıştı. 3885
  • Er, pek yiğitti, aldırış bile etmeden sarhoş bir erkek aslan gibi aslanın önünü kesti.
  • Kılıçla bir vurdu, başını ikiye böldü. Derhal o ay yüzlü dilberin bulunduğu çadıra koştu.
  • O hurinin yanına gelince aleti hâlâ dimdikti.
  • Öyle bir aslanla savaştı da erliği, yine sönmedi, hâlâ ayaktaydı.
  • O tatlı ve ay yüzlü güzel, onun erliğine şaşıp kaldı. 3890
  • İstekle ona kendisini teslim etti. O anda o iki can, birleştiler..
  • Bu iki canın birbirleriyle birleşmesi yüzünden gayıptan bir başka can gelir erişir.
  • Kadının rahminde meniyi kabule mâni bir şey yoksa bu can, doğuş yoliyle gelir, yüz gösterir.