English    Türkçe    فارسی   

5
3996-4020

  • Dedi ki: Başkalarına yaptığım şeyler, ceza haline geldi, bana gelip çattı.
  • Mevkiime güvenip başkalarının eşine kasdettim. Bu kasıt, bana döndü, kuyuya düştüm.
  • Başkasının kapısını dövdüm, o da tuttu, benim kapımı dövdü.
  • Kim, başkalarının karısına kötülük ederse bil ki kendi karısına pezevenklik eder.
  • Çünkü bir kötülüğün cezası, tıpkı onun gibi olan bir kötülüğe uğramaktır. Suçun cezası, o suçun misli olur. 4000
  • Sen, başkasının karısını, bir sebeple kendine çektin mi aynen sen de onun gibi, hattâ ondan da üstün bir deyyussun.
  • Ben, Musul padişahının cariyesini zorla aldım, benden de onu derhal aldılar.
  • Emniyet ettiğim bir adam olan lalam, hain çıktı, bana hıyanette bulundu.
  • Kin gütme, öç alma zamanı değil. Ben kendi elimle bir ham iştir, yaptım.
  • O beye de kin güdersem yapacağım zulüm, yine başıma gelir. 4005
  • Şu ceza, bir kere başıma geldi ya, bunu sınadım, artık sınanmışı tekrar sınamam.
  • Musul padişahının derdi, boynumu kırdı âdeta. Artık başkasını incitmem.
  • Tanrı, bize mükâfatı anlattı. "Döner, kötülüğe gelirseniz biz de cezanızı veririz" dedi.
  • Burada ileri gitmek, faydasızdır. Sabırdan, merhametten başka iyi bir iş yok.
  • Rabbimiz, biz nefsimize zulmettik, bir hatada bulunduk. Ey merhameti büyük Tanrı, bize acı! 4010
  • Ben onu affettim, sen de yeni suçumu da affet, eski suçlarımı da.
  • Sonra cariyeye sakın dedi, bu senden duyduğum sözü kimseye söyleme.
  • Seni, beyinle evlendireceğim. Tanrı hakkı için sakın bu hikâyeyi bir daha anma.
  • Anma da o, benden utanmasın. Çünkü o, bir kötülükte bulundu ama yüz binlerce de iyilik etti.
  • Ben, onu defalarca sınadım, ona, senden de güzel kadınları emniyet ettim. 4015
  • Hiç dokunmadı. Bu olan şey, benim yaptığımın cezası.
  • Bundan sonra o beyi huzuruna çağırdı. Âlemi: kahretmeyi düşünen hışmını yendi.
  • Ona kabul edilecek bir bahane buldu. Dedi ki: Ben bu cariyeden soğudum.
  • Sebebi de şu: Çocuğumun anası, bu cariyeyi kıskanmada, âdeta bir tencere gibi kaynayıp durmada, yüzlerce sıkıntılara uğradı.
  • Oğlumun anasıdır, onun nice hakları vardır. Böylece cevir ve cefalara lâyık değildir o. 4020