English    Türkçe    فارسی   

5
4225-4238

  • Her an yedi denize de serap olsa ey suyun suyu, sen onu kulağından tutar, getirirsin. 4225
  • هفت دریا هر دم ار گردد سراب  ** گوش گیری آوریش ای آب آب 
  • Akıl, ecelden titrer durur, halbuki aşk, neşe içindedir. Taş, toprak parçası gibi yağmurdan korkar mı hiç?
  • عقل لرزان از اجل وان عشق شوخ  ** سنگ کی ترسد ز باران چون کلوخ 
  • Bu cilt, Mesnevi'nin beşinci cildidir. Can göğünün burçlarındaki yıldızlara benzer.
  • از صحاف مثنوی این پنجمست  ** بر بروج چرخ جان چون انجمست 
  • Yıldızları tanıyan gemiciden başkasının duyguları, yıldızla yol bulamaz.
  • ره نیابد از ستاره هر حواس  ** جز که کشتیبان استاره‌شناس 
  • Başkaları, yıldızları ancak seyrederler, ne kutlularından haberleri vardır, ne kırandan.
  • جز نظاره نیست قسم دیگران  ** از سعودش غافلند و از قران 
  • Geceleri tâ sabahlara kadar böyle şeytanları yakıp yandıran yıldızlarla aşinalık et. 4230
  • آشنایی گیر شبها تا به روز  ** با چنین استارهای دیوسوز 
  • Her biri, kötü zanna kapılmış Şeytanı defetmek için gök kalesinden âdeta neft atmaktadır.
  • هر یکی در دفع دیو بدگمان  ** هست نفط‌انداز قلعه‌ی آسمان 
  • Yıldızlar, Şeytana akrep gibidirler, fakat müşteriye en yakın bir dosttur onlar.
  • اختر ار با دیو هم‌چون عقربست  ** مشتری را او ولی الاقربست 
  • Yay, okla Şeytanı oklar, bir yere mıhlarsa ekinleri, meyvaları sulamak için kova, suyla dolu.
  • قوس اگر از تیر دوزد دیو را  ** دلو پر آبست زرع و میو را 
  • Balık, gerçi azgınlık gemisini kırarsa da dost için öküz gibi ekin eker.
  • حوت اگرچه کشتی غی بشکند  ** دوست را چون ثور کشتی می‌کند 
  • Güneş, geceyi aslan gibi paralarsa da lâal, onun yüzünden atlas elbiselere nail olur. 4235
  • شمس اگر شب را بدرد چون اسد  ** لعل را زو خلعت اطلس رسد 
  • Yokluktan başgösteren her varlık, birine zehirdir, öbürüne şeker.
  • هر وجودی کز عدم بنمود سر  ** بر یکی زهرست و بر دیگر شکر 
  • Dost ol, kendi kötü huyundan ayrıl da zehir küpünden bile şeker ye!
  • دوست شو وز خوی ناخوش شو بری  ** تا ز خمره‌ی زهر هم شکر خوری 
  • Faruki tiryak, ona şeker kesilmişti de onun için zehir, Faruk'a bir zarar vermedi.
  • زان نشد فاروق را زهری گزند  ** که بد آن تریاق فاروقیش قند