- Akıl, ecelden titrer durur, halbuki aşk, neşe içindedir. Taş, toprak parçası gibi yağmurdan korkar mı hiç?
- عقل لرزان از اجل وان عشق شوخ ** سنگ کی ترسد ز باران چون کلوخ
- Bu cilt, Mesnevi'nin beşinci cildidir. Can göğünün burçlarındaki yıldızlara benzer.
- از صحاف مثنوی این پنجمست ** بر بروج چرخ جان چون انجمست
- Yıldızları tanıyan gemiciden başkasının duyguları, yıldızla yol bulamaz.
- ره نیابد از ستاره هر حواس ** جز که کشتیبان استارهشناس
- Başkaları, yıldızları ancak seyrederler, ne kutlularından haberleri vardır, ne kırandan.
- جز نظاره نیست قسم دیگران ** از سعودش غافلند و از قران
- Geceleri tâ sabahlara kadar böyle şeytanları yakıp yandıran yıldızlarla aşinalık et. 4230
- آشنایی گیر شبها تا به روز ** با چنین استارهای دیوسوز
- Her biri, kötü zanna kapılmış Şeytanı defetmek için gök kalesinden âdeta neft atmaktadır.
- هر یکی در دفع دیو بدگمان ** هست نفطانداز قلعهی آسمان
- Yıldızlar, Şeytana akrep gibidirler, fakat müşteriye en yakın bir dosttur onlar.
- اختر ار با دیو همچون عقربست ** مشتری را او ولی الاقربست
- Yay, okla Şeytanı oklar, bir yere mıhlarsa ekinleri, meyvaları sulamak için kova, suyla dolu.
- قوس اگر از تیر دوزد دیو را ** دلو پر آبست زرع و میو را
- Balık, gerçi azgınlık gemisini kırarsa da dost için öküz gibi ekin eker.
- حوت اگرچه کشتی غی بشکند ** دوست را چون ثور کشتی میکند
- Güneş, geceyi aslan gibi paralarsa da lâal, onun yüzünden atlas elbiselere nail olur. 4235
- شمس اگر شب را بدرد چون اسد ** لعل را زو خلعت اطلس رسد
- Yokluktan başgösteren her varlık, birine zehirdir, öbürüne şeker.
- هر وجودی کز عدم بنمود سر ** بر یکی زهرست و بر دیگر شکر
- Dost ol, kendi kötü huyundan ayrıl da zehir küpünden bile şeker ye!
- دوست شو وز خوی ناخوش شو بری ** تا ز خمرهی زهر هم شکر خوری
- Faruki tiryak, ona şeker kesilmişti de onun için zehir, Faruk'a bir zarar vermedi.
- زان نشد فاروق را زهری گزند ** که بد آن تریاق فاروقیش قند