English    Türkçe    فارسی   

5
55-79

  • Başka kapı yoldaşlarının ona çullanmayacağını, onun derip devşirdiğini kapışmayacaklarını bilir, emindir. 55
  • Padişahın adaletini bilir, kulların nasıl zaptettiğini , kimsenin kimseye nasıl sitemde bulunmadığını görmüştür.
  • Hasılı acele etmez, sakindir, nasibini kaçırmayacağına emindir.
  • Bu yüzden sabreder gözü toktur, eline geçeni başkalarına ihsan eder, yeni yakası temizdir.
  • Çünkü yavaşlık Allah ışığıdır. O çabukluksa şeytanın dürtmesinden meydana gelir.
  • Zira Şeytan onu yoksulluklarla korkutur, sabır beygirini sinirlenip öldürür. 60
  • Kur’an dan duy, Şeytan, seni şiddetli yoksullukla tehdit eder ürkütür.
  • Bu suretle sen de ona uyar, aceleyle pis şeyleri yer, pis yerleri elde edersin. Ne adamlığın kalır, ne sabrın, ne sevap düşüncen!
  • Hasılı kafir yedi karınla yemek yer, dini ve gönlü arıktır ama karnı büyük!
  • İNANANIN KAFİRDEN FARKI
  • Allah Rahmet etsin, Mustafa’nın şu “Kafir yedi barsakla yemek yer, inanan bir barsakla” hadisini söylemesindeki sebep
  • Kafirler, Peygambere konuk oldular. Akşam vakti mescide geldiler. 65
  • Ey bütün dünyadakileri yurdunda konaklayan, ey padişah, biz sana konuk geldik.
  • Azığımız yok uzaktan gelmişiz. Hemencecik başımıza rahmet ve nur saç dediler.
  • Peygamber, sahabeye, dostlarım, dedi. Bunları paylaşın. Çünkü siz benimle benim huyumla dolusunuz.
  • Her askerin bedeni padişahla doludur. Padişahın mevki ve rütbesine düşman olanlara bu yüzden kılıç vururlar.
  • Sen padişahın kızgınlığı ile kılıç sallarsın, yoksa kardeşlere niye kızasın ki? 70
  • Bir kardeşe, padişahın kızgınlığının aksiyle suçsuz olarak on batmanlık gürzü vuruyorsun.
  • Padişah bir candır ama ordu onunla doludur. Ruh su gibidir, bu bedenler ırmağa benzerler.
  • Padişahın can suyu tatlıysa bütün ırmaklar tatlı suyla dolar.
  • Çünkü halk, padişahlarının dinindedir, o “abese” suresinin padişahı böyle buyurmuştur.
  • Her dost bir konuk seçti, konukların arasında pek iri ve misli görülmemiş biri vardı. 75
  • Öyle iriydi ki kimse onu götürmeye cesaret edemedi. Kadehteki posa ve tortu gibi o da mescitte kalakaldı.
  • O herkesten arda kalınca Mustafa, alıp götürdü. Sürüde yedi tane süt verir keçi vardı.
  • Keçiler yemek zamanı, sağılmak üzere eve gelmişlerdi. O kıtlık babası Oğuz oğlu Uc, ekmeği de yedi, yemeği de. O yedi keçinin sütünü de sildi süpürdü.
  • Ev halkı, hep o keçilerin sütünü umuyordu. Bu yüzden hepsi de kızdılar.