English    Türkçe    فارسی   

5
649-673

  • İhtiyarına sahip olmak, “Sakının” emrine uyan ve kendisine sahip olan adam için iyidir.
  • Kendini koruyamıyor kötülüklerden çekinemiyorsan sakın, o aleti uzaklaştırır, ihtiyarı bırak. 650
  • Benim de cilvelendiğim şey ve ihtiyarım, o kanattır. Onu yoluyorum, çünkü başıma kastetmede.
  • Sabır sahibi, kendi kanadını yok farz eder, bu suretle kanadı da onu kötü düşüncelere sevk etmez.
  • Şu halde ona de ki: Kanadını yolma, onun bir zararı yoktur. Bu çeşit adama ok gelse önüne kalkanını tutar.
  • Fakat bana bu güzel kanat düşmandır. Çünkü sabredemiyor, cilveleniyorum.
  • Eğer çekinme ve korunma bana yol gösterseydi ihtiyar yüzünden debdebem, devletim artardı. 655
  • Ben çocuğa yahut sarhoşa benziyorum, sınanmalara tahammülüm yok. Benim elime kılıç vermek caiz değildir.
  • Eğer aklım olsaydı da beni men etseydi kılıç, elimde bir zafer vasıtası olurdu.
  • Güneş gibi nurlar saçan bir akıl lazım ki doğrudan başka bir suretle kılıç vurmasın.
  • Parlak aklım ve iyi bir huyum yok, şu halde silahımı neden kuyuya atmayayım?
  • Bu silah, bana düşman olacak. Onun için kılıçla kalkanı kuyuya atıyorum. 660
  • Ne kolumda kuvvet var, ne dayanacağım bir yer. Kılıcımı atmazsam düşmanım elimden alır onunla beni yaralar.
  • Bu kötü huylu nefis, yüzünü örtmemekte. Ben de onun inadına yüzümü yırtmadayım.
  • Bu suretle şu yücelik, şu güzellik azalsın da tamamı ile bitince de ben vebale az düşeyim.
  • Yüzümü bu niyetle yırttığımdan suçum yok. Çünkü, bu yüzü yaralarla örtmek gerek.
  • Gönlüm, gizlenme huyuna sahip olsaydı yüzüm, günden güne parlar, güzelleşirdi. 665
  • Kuvvetim kudretim yok, iyiliğe de meyledemiyorum. Bunu gördüm, düşmanımı da gördüm, derhal silahımı kırdım.
  • Bu suretle de onun bana üstün olmamasına, hançerimin kendime vebal olmamasına gayret etmiş oldum.
  • Damarım oynadıkça kaçıyorum, çünkü adamın kendisinden kaçması kolaydır.
  • Başkasından kaçan, ondan kurtulunca karar eder.
  • Halbuki benim düşmanım da benim, benden kaçan da ben. Şu halde işim kıyamete kadar boyuna kaçmaktır. 670
  • Adama kendi gölgesi düşman olursa ne Hint’te emin olur, ne Huten’de.
  • Gündüzün güneşte yok olan yıldızlar gibi Allah varlığında yok olup kendisinden geçenler, hüner ve sanatlariyle şerlerinden emin olmuşlardır. Yok olana tehlike olamaz.
  • Bir adam yokluğa erişir, kendisine yokluğu ziynet edinirse, o adamın, Muhammet gibi gölgesi olmaz.
  • “Yokluk benim iftiharımdır” sırrına ziynet yokluktur. Bu çeşit adam, mumun alevi gibi gölgesizdir.