- Hırsız, bir kumaşı çalmaktadır ama şahne de, hırsızın düşmanları ile beraber ardındadır. 
 
		    - دزد گرچه در شکار کالهایست  ** شحنه با خصمانش در دنبالهایست 
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Hırsızın aklı, pılı pırtıda, kilitte ve kapıdadır. Şahneden ve seher çağından ah edeceğinden gafildir.
 
		    - عقل او مشغول رخت و قفل و در  ** غافل از شحنهست و از آه سحر 
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Sevdasına öyle dalmıştır ki kendisini arayandan haberi bile yoktur. 
 
		    - او چنان غرقست در سودای خود  ** غافلست از طالب و جویای خود 
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Bir ot, arı duru bir suyu içti mi derhal bir hayvan gelir, onu otlar yer. 
 
		    - گر حشیش آب و هوایی میخورد  ** معدهی حیوانش در پی میچرد 
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - O ot, hem yer, hem yenir. Tanrı’dan her varlık böyledir işte.   725
 
		    - آکل و ماکول آمد آن گیاه  ** همچنین هر هستیی غیر اله 
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Tanrı “Sizi doyurur, fakat kendi yemek yemez” Tanrı ne yenir ne yer. O, et ve deri değildir. 
 
		    - و هو یطعمکم و لا یطعم چو اوست  ** نیست حق ماکول و آکل لحم و پوست 
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Yiyen ve yenilen, pusuya gizlenmiş bulunan bir yiyiciden nasıl emin olabilir? 
 
		    - آکل و ماکول کی ایمن بود  ** ز آکلی که اندر کمین ساکن بود 
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Yenen şeylerin emin olması, sonunda yas ve matem verir. Yürü, yemeyen içmeyen Tanrı’nın tapısına git. 
 
		    - امن ماکولان جذوب ماتمست  ** رو بدان درگاه کو لا یطعم است 
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Her hayal, başka bir hayali yemekte, her düşünce, başka bir düşünceyi otlamaktadır. 
 
		    - هر خیالی را خیالی میخورد  ** فکر آن فکر دگر را میچرد 
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - Hayalden geçemiyorsun, yahut da uyuyup ondan kurtulamıyorsun.   730
 
		    - تو نتانی کز خیالی وا رهی  ** یا بخسپی که از آن بیرون جهی 
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Düşünce arıdır, uykunsa su. Uyusan bile uyandın mı yine başına üşüşür. 
 
		    - فکر زنبورست و آن خواب تو آب  ** چون شوی بیدار باز آید ذباب 
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Nice hayal arılar uçuşup durur, seni bu yana o yana çekiştirir. 
 
		    - چند زنبور خیالی در پرد  ** میکشد این سو و آن سو میبرد 
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Bu hayal, yiyenlerin en aşağılığıdır. Öbürlerini ise ululuk ıssı Tanrı bilir. 
 
		    - کمترین آکلانست این خیال  ** وآن دگرها را شناسد ذوالجلال 
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Kendine gel de o kaba ve haşin yiyiciler bölüğünden kaç. “Seni biz koruruz” diyen Tanrı’ya sığın. 
 
		    - هین گریز از جوق اکال غلیظ  ** سوی او که گفت ما ایمت حفیظ 
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - Yahut da o koruyucuya koşup kurtulmak elinden gelmiyorsa o koruma sıfatını kazanan kişiye kaç.   735
 
		    - یا به سوی آن که او آن حفظ یافت  ** گر نتانی سوی آن حافظ شتافت 
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Elini pirden başkasına verme. Pirin elini tutan Tanrı’dır. 
 
		    - دست را مسپار جز در دست پیر  ** حق شدست آن دست او را دستگیر 
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Senin kocalmış aklın, çocukluğu huy edinmiştir, nefis civarında bu huyu kazanmıştır. O, perde altındadır. 
 
		    - پیر عقلت کودکی خو کرده است  ** از جوار نفس که اندر پرده است 
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Kamil bir aklı, aklına arkadaş et de aklın, o kötü huydan vazgeçsin.
 
		    - عقل کامل را قرین کن با خرد  ** تا که باز آید خرد زان خوی بد 
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Elini onun eline verdin mi yiyicilerin elinden kurtulursun.
 
		    - چونک دست خود به دست او نهی  ** پس ز دست آکلان بیرون جهی 
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - Tanrı, “Tanrı eli onların ellerinin üstündedir” dedi ya, işte senin elin de o biat ehlinin eli olur.    740
 
		    - دست تو از اهل آن بیعت شود  ** که یدالله فوق ایدیهم بود 
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Elini pirin eline verdin, o her şeyi bilen ulu pire uydun mu, kurtuldun demektir. 
 
		    - چون بدادی دست خود در دست پیر  ** پیر حکمت که علیمست و خطیر 
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Çünkü o, ey mürit, vaktinin peygamberidir... Peygamberin nuru ondan zuhur eder. 
 
		    - کو نبی وقت خویشست ای مرید  ** تا ازو نور نبی آید پدید 
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Ona uydun, onun elini tuttun mu Hudeybiye’de bulunup Peygambere biat eden sahabeden olursun. 
 
		    - در حدیبیه شدی حاضر بدین  ** وآن صحابهی بیعتی را همقرین 
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Cennetle muştulanan o on kişiden sayılırsın, halis ve potada erise bile ayarı düşmez altına dönersin.
 
		    - پس ز ده یار مبشر آمدی  ** همچو زر دهدهی خالص شدی 
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - Bu bilelik doğrudur çünkü insan kimi severse ona eşittir.    745
 
		    - تا معیت راست آید زانک مرد  ** با کسی جفتست کو را دوست کرد