Çünkü yücelikten horluğa düşmek, bedenden bir uzvu kesmektir.
زانک از عزت به خواری آمدن ** همچو قطع عضو باشد از بدن
Bedenden ayrılan uzuv, ölür, yeni kesilmiş uzuv bir müddet oynar, oynar ama bu hareket sürüp gitmez.
عضو گردد مرده کز تن وا برید ** نو بریده جنبد اما نی مدید
Geçen yıl Elest kadehinden şarap içen, bu yıl baş ağrısına eza ve cefaya uğrar. 830
هر که از جام الست او خورد پار ** هستش امسال آفت رنج و خمار
Köpek gibi bayağı olan kişide padişahlık hırsı ne gezer.
وآنک چون سگ ز اصل کهدانی بود ** کی مرورا حرص سلطانی بود
Suçu olan tövbe eder. Yolu kaybeden kişi ah eder.
توبه او جوید که کردست او گناه ** آه او گوید که گم کردست راه
Ceylan yavrusunun eşekler ahırına düşüp mahpus olması , eşeklerin o gariple gah savaşarak gah alay ederek eğlenmeleri, gıdası olmayan kuru ot yemeye mecbur oluşu… Bu, Tanrı’nın has kulunun sıfatıdır, o da dünya, hava ve heves ve şehvet ehli arasında bu hale düşmüştür.”İslam garip başlar garip biter. Ne mutlu gariplere” denmiştir. Tanrı Peygamberi doğru söylemiştir.
قصهی محبوس شدن آن آهوبچه در آخر خران و طعنهی آن خران ببر آن غریب گاه به جنگ و گاه به تسخر و مبتلی گشتن او به کاه خشک کی غذای او نیست و این صفت بندهی خاص خداست میان اهل دنیا و اهل هوا و شهوت کی الاسلام بدا غریبا و سیعود غریبا فطوبی للغرباء صدق رسول الله
Avcının biri, bir ceylan tuttu. O merhametsiz herif, ceylanı ahıra kapattı.
آهوی را کرد صیادی شکار ** اندر آخر کردش آن بیزینهار
Ahır, öküzlerle, eşeklerle doluydu. O herif de ceylanı, zalimler gibi bu ahıra hapsetti.
آخری را پر ز گاوان و خران ** حبس آهو کرد چون استمگران
Ceylan, ürkekliğinden her yana kaçmakta idi. Avcı, geceleyin eşeklere saman veriyordu. 835
آهو از وحشت به هر سو میگریخت ** او به پیش آن خران شب کاه ریخت
Her öküz, her eşek, açlığından samanı şeker gibi yiyor, şekerden de hoş buluyordu.
از مجاعت و اشتها هر گاو و خر ** کاه را میخورد خوشتر از شکر
Ceylan, gah bir yandan bir yana kaçıyor, gah tozdan, dumandan yüzünü çeviriyordu.
گاه آهو میرمید از سو به سو ** گه ز دود و گرد که میتافت رو
Kimi, zıddı ile bir araya koyarlarsa onu, ölüm azabına uğratmış olurlar.
هرکرا با ضد خود بگذاشتند ** آن عقوبت را چو مرگ انگاشتند
Süleyman da Hüthüt, gitmeye mecbur olduğuna dair kabul edilebilecek bir özür getirmezse,
تا سلیمان گفت که آن هدهد اگر ** هجر را عذری نگوید معتبر
Ya onu öldürürüm yahut da sayıya gelmez bir azaba uğratırım demişti.840
بکشمش یا خود دهم او را عذاب ** یک عذاب سخت بیرون از حساب
Ey güvenilir kişi, düşün, o azap hangi azap? Kendi cinsinden olmayanlarla bir kafese kapatılmak!
هان کدامست آن عذاب این معتمد ** در قفص بودن به غیر جنس خود
Ey insan, bu kafeste azap içindesin. Can kuşun, seninle cins olmayanlara tutulmuş.
زین بدن اندر عذابی ای بشر ** مرغ روحت بسته با جنسی دگر
Ruh, doğan kuşudur, tabiatlarsa kuzgundur. Doğan kuşu, kuzgunlarla baykuşlardan yaralanır.
روح بازست و طبایع زاغها ** دارد از زاغان و چغدان داغها
İşte can kuşu da, Sebzvar şehrindeki Ebubekir gibi onların arasında zari, zari ağlayıp inleyerek kalakalmıştır.
او بمانده در میانشان زارزار ** همچو بوبکری به شهر سبزوار
Muhammed Harzemşah’ın halkı tamamiyle Rafızi olan Sebzvarı savaşla alması, şehirlilerin aman dilemeleri, padişahın bu şehirden bana Ebubekir adlı birisini armağan verirseniz canınızı bağışlarım demesi
حکایت محمد خوارزمشاه کی شهر سبزوار کی همه رافضی باشند به جنگ بگرفت اما جان خواستند گفت آنگه امان دهم کی ازین شهر پیش من به هدیه ابوبکر نامی بیارید
Muhammet Alp Ulug Harzemşah, tamamı ile mahvolmuş Sebzvar’lılarla savaşa gitmişti. 845
شد محمد الپ الغ خوارزمشاه ** در قتال سبزوار پر پناه