English    Türkçe    فارسی   

5
838-862

  • Kimi, zıddı ile bir araya koyarlarsa onu, ölüm azabına uğratmış olurlar.
  • Süleyman da Hüthüt, gitmeye mecbur olduğuna dair kabul edilebilecek bir özür getirmezse,
  • Ya onu öldürürüm yahut da sayıya gelmez bir azaba uğratırım demişti. 840
  • Ey güvenilir kişi, düşün, o azap hangi azap? Kendi cinsinden olmayanlarla bir kafese kapatılmak!
  • Ey insan, bu kafeste azap içindesin. Can kuşun, seninle cins olmayanlara tutulmuş.
  • Ruh, doğan kuşudur, tabiatlarsa kuzgundur. Doğan kuşu, kuzgunlarla baykuşlardan yaralanır.
  • İşte can kuşu da, Sebzvar şehrindeki Ebubekir gibi onların arasında zari, zari ağlayıp inleyerek kalakalmıştır.
  • Muhammed Harzemşah’ın halkı tamamiyle Rafızi olan Sebzvarı savaşla alması, şehirlilerin aman dilemeleri, padişahın bu şehirden bana Ebubekir adlı birisini armağan verirseniz canınızı bağışlarım demesi
  • Muhammet Alp Ulug Harzemşah, tamamı ile mahvolmuş Sebzvar’lılarla savaşa gitmişti. 845
  • Askerlerini sıkıştırdı. Ordusu, düşmanları öldürmeye koyuldu.
  • Şehirliler aman diye huzuruna gelip secde ettiler. Kulağımıza küpe tak, bizi kul et, tek canımızı bağışla.
  • Sana lazım olan her vergiyi her hediyeyi verelim, onu her yıl çoğaltalım.
  • Ey aslan huylu canımız senin,bir zamancağız onu bize emanet bırak dediler.
  • Padişah bana Ebubekir adlı birisini getirmezseniz canınızı kurtaramazsınız. 850
  • Şehrinizden Ebubekir adlı birini bana armağan olarak sunmazsanız,
  • Size kötülük eder, sizi ekin gibi keser biçerim. Ne vergi alırım, ne afsun dinlerim dedi.
  • Yoluna altın dolu bir çuval getirip, bu şehirden Ebubekir adlı birini isteme.
  • Sebzvar’da nasıl olur da Ebubekir bulunur? Hiç dere içinde ıslanmamış toprak parçası bulunur mu? dediler.
  • Padişah altından yüz çevirip “A mecusiler” dedi, Ebubekir adlı birisini armağan olarak getirmedikçe 855
  • Fayda yok. ben çocuk değilim ki altına, gümüşe hayran olayım.”
  • Ey zebun kişi sen de secde etmedikçe kıçınla mescidi silip süpürsen kurtulamazsın.
  • Şehirliler, sağdan, soldan haberciler uçurdular. Bu yıkık yerde bir Ebubekir var mı nerede? diye aramaya koyuldular.
  • Üç gün üç gece koşup tozduktan sonra bir arık Ebubekir bulabildiler.
  • Yolcuymuş, hastalıktan yıkık bir yerin bir bucağında kuruyup kalmış. 860
  • Bir yıkık bucakta uyuyormuş. Onu görünce, çabuk dediler,
  • Kalk seni padişah istiyor. Senin yüzünden şehrimiz ölümden kurtulacak.