Aşkından alemin ağlayıp inlediği güzeli, ne suçu var ki herkes kendinden uzaklaştırır.
شاهدی کز عشق او عالم گریست ** عالمش میراند از خود جرم چیست
Suçu şu: Süsü, püsü iğretidir. Öyle olduğu halde bu elbiseler benimdir diye davaya kalkışır.
جرم آنک زیور عاریه بست ** کرد دعوی کین حلل ملک منست
Onu alalım da yakinen bilsin, harman bizimdir, güzellerse tanesini toplarlar.
واستانیم آن که تا داند یقین ** خرمن آن ماست خوبان دانهچین
Bilsin ki o süs, püs iğretidir. O varlık güneşinin bir ışığıdır.
تا بداند کان حلل عاریه بود ** پرتوی بود آن ز خورشید وجود
O güzellik, kudret, fazilet ve hüner, güzellik güneşindendir, bu tarafa gelmiş vurmuştur.985
آن جمال و قدرت و فضل و هنر ** ز آفتاب حسن کرد این سو سفر
O güneşin ışığı, yıldızlar gibi yine şu vurduğu duvarlardan çekilir gider.
باز میگردند چون استارها ** نور آن خورشید ازین دیوارها
Güneşin ışığı gitti mi her duvar, kapkara, karanlık bir halde kala kalır.
پرتو خورشید شد وا جایگاه ** ماند هر دیوار تاریک و سیاه
Güzellerin yüzünde insanı hayran eden nur, üç renkli camdan vuran güneşin ışığıdır.
آنک کرد او در رخ خوبانت دنگ ** نور خورشیدست از شیشهی سه رنگ
Renk,renk camlar o nuru bize çeşit renkli göstermededir.
شیشههای رنگ رنگ آن نور را ** مینمایند این چنین رنگین بما
Renk,renk camlar kalmadı mı, o vakitler seni renksiz nur hayran eder. 990
چون نماند شیشههای رنگرنگ ** نور بیرنگت کند آنگاه دنگ
Nuru, camsız görmeyi adet edin de cam kırılınca kör kalmayasın.
خوی کن بیشیشه دیدن نور را ** تا چو شیشه بشکند نبود عمی
Öğrenilmiş, bellenmiş bilgiye kani olmuş, gözünü başkasının nuru ile aydınlatmışsın.
قانعی با دانش آموخته ** در چراغ غیر چشم افروخته
O da, o ışığı iğreti aldığını bilesin diye senden mumunu kapıverir.
او چراغ خویش برباید که تا ** تو بدانی مستعیری نیفتا
Fakat sen şükreder, çalışıp çabalarsan gam yeme. Sana bunun gibi yüzlercesini verir.
گر تو کردی شکر و سعی مجتهد ** غم مخور که صد چنان بازت دهد
Şükretmiyorsan artık kan ağla. Çünkü o güzellik kafirden ayrılmıştır.995
ور نکردی شکر اکنون خون گری ** که شدست آن حسن از کافر بری
Küfre ümmet olanların işleri borçtur. İmana ümmet olanların kalpleri temizdir, özleri halistir.
امة الکفران اضل اعمالهم ** امة الایمان اصلح بالهم
Şükür etmeyenden güzellikte kaybolur, hüner ve sanat da. Artık bir daha ondan bir eser bile göremez.
گم شد از بیشکر خوبی و هنر ** که دگر هرگز نبیند زان اثر
Akrabalık akraba olmayış, şükür ve sevgi, öyle bir gider ki bir daha aklına bile gelmez.
خویشی و بیخویشی و سکر وداد ** رفت زان سان که نیاردشان به یاد
Ey kafirler, “Yaptıkları işledikleri boştur” ayeti, her murada erişmiş kişinin elinden o muradın, o maksadın çıkıp gitmesidir.
که اضل اعمالهم ای کافران ** جستن کامست از هر کامران
Yalnız şükür ehliyle vefa sahiplerinin elde ettikleri kaybolmaz. Çünkü devlet, onların arkalarındadır.1000
جز ز اهل شکر و اصحاب وفا ** که مریشان راست دولت در قفا
Elden giden devlet, nereden kuvvet verecek? İnsana kuvvet ve kudret, gelecek devletten gelir.
دولت رفته کجا قوت دهد ** دولت آینده خاصیت دهد
“Borç verin” emrine uy da bu devletten borç ver. Bu suretle önünde yüzlerce devlet görürsün.
قرض ده زین دولت اندر اقرضوا ** تا که صد دولت ببینی پیش رو
Bu içilen şeyden, biraz iç de önünde kevser havuzunu bulasın.
اندکی زین شرب کم کن بهر خویش ** تا که حوض کوثری یابی به پیش
Vefa toprağına bir yudumcuk döken kişiden devlet avı, nasıl olur da kaçabilir?
جرعه بر خاک وفا آنکس که ریخت ** کی تواند صید دولت زو گریخت
Tanrı, onları gönüllerini hoş eder. “Özleri doğrulmuştur halistir” Tanrı, onlara ihsan ettikleri şeyleri, o şeyler mahvolup bittikten sonra yine ihsan eder.1005
خوش کند دلشان که اصلح بالهم ** رد من بعد التوی انزالهم