English    Türkçe    فارسی   

6
1055-1079

  • Zâlimlerim malları gibi hani. Dışarıdan güzel görünür ama hakikatte mazlûm kanıdır, vebalidir. 1055
  • Münafık gibi görünüşte orucu, namazı görünür de hakikatte otsuz, çimensiz kapkara topraktır.
  • Gar gur edip duran boş buluta benzer. Ondan ne yeryüzünde bir fayda vardır, ne buğdaya bir kuvvet.
  • Hileli ve yalan vâde gibi hani. Sonu rüsvaylıktır, fakat önü parlak görünür.
  • Ondan sonra Bilâl’in elini tuttu, o mihmetin dişlerinde bir hilâle dönmüş olan dostun eline yapıştı, yola düştüler.
  • O bir hilâle dönmüş de ağza yol bulmuştu, tatlı dilli birine gitmekteydi. 1060
  • Zayıf, hasta bir haldeydi. Mustafa’nın yüzünü görünce sırt üstü düşüp bayıldı.
  • Uzun müddet kendisinden geçmiş olarak öyle baygın kaldı. Kendine gelince sevincinden gözyaşları dökmeye başladı.
  • Mustafa onu kucakladı. Ona ne bağışladı, ne ihsanlarda bulundu kim bilir?
  • Sanki bir bakırdı, iksire kavuşmuş. Sanki bir müflisti, bol bir define elde etmiş.
  • Perişan balık denize düşmüştü, yolunu kaybetmiş kervan yol bulmuştu. 1065
  • Peygamberin o anda söylediği sözler, geceye söylenseydi gecelikten çıkar,
  • Sabah gibi apaydın olurdu. Ben, o sözleri anlatamam ki!
  • Hamel burcundaki güneş, otlara ve henüz olmamış hurmalara ne yapar? Bilirsin ya.
  • Arı duru su, çiçeklerle fidanlara neler söyler? Onu da bilirsin.
  • Allah’nın sanatı, cihanın bütün cüzilerine karşı âdeta afsuncuların ağzından çıkan soluğun, harfin tesirini yapar. 1070
  • Allah çekişi, tesir ve sebeplerle olur. Harfsiz, dudaksız yüzlerce söz söyler Allah.
  • Tesir ediş de kaderden değil midir? Fakat tesiri, akılla anlaşılmaz.
  • Akıl, asıllarda mukallit olduğu için bil ki ferilerinde de mukallittir.
  • Akıl peki, ben aslı bilmede de mukallidim, fer’i bilmede de fakat asıl maksat nedir, diye sorarsa de ki: Asıl maksat öyle bir şeydir ki sen onu bilemezsin vesselâm!
  • Mustafa aleyhisselâm’ın Allah razı olsun Sıddıyk’a “Ben sana beni de ortak et dememiş miydim ? Neye yalnız aldın? Diye darılması onun da özür getirmesi
  • Peygamber dedi ki: Ey Sıddıyk, sana demedim mi ki bu ihsanda beni de ortak et. 1075
  • Ebubekir, biz dedi, ikimiz de senin kullarınız. Ben, onu senin rızan için azat ettim.
  • Sen beni kul et,bana dostum de, de senden hiç azatlık istemem.
  • Benim azatlığım sana kul olmamdır. Sensiz olursam mihnetlere, azaplara uğrarım.
  • Ey Allah seçilmişi, bu seçilişinle dünyayı dirilttin. Halkın geri kalanlarını ileri götürdün, hele beni yok mu?