English    Türkçe    فارسی   

6
1182-1206

  • Peygamber, yüzünü yüzüne sürdü. Başını, yüzünü, gözünü öptü.
  • Rabbim dedi, sen ne gizli mücevhersin. Ey arş garibi, nasılsın, iyi misin?
  • Hilâl dedi ki: Uykusu dağılmış bir âşıkın ağzına gün doğarsa ne hale gelir?
  • Toprak çiğneyen bir susuzu su, güzel bir halde başı üstünde taşırsa nasıl olur? 1185
  • Mustafa aleyhisselâm,İsa aleyhisselâm’ın su üstünde yürüdüğünü duyunca “Yakıyni artsaydı hava üstünde yürürdü” buyurmuştur.
  • İsa gibi hani. Irmak onu baş üstünde tutardı; Abıhayat içinde gark olmadan emindi.
  • Ahmed dedi ki: Eğer yakıyni fazla olsaydı hava ona binek olurdu.
  • Benim gibi... Ben de havaya bindim, miraç gecesi hava üstünde yürüdüm.
  • Hilâl dedi ki: Kör ve pis bir köpek, uykudan sıçrayıp kalkar da kendisini aslan olmuş görünce ne hale gelir?
  • Fakat okla vurulan aslan gibi bir aslan değil, korkusundan kılıçların temrenlerin kırıldığı bir aslan! 1190
  • Yılan gibi karnı üstünde sürünüp giden bir körün gözü açılır, bağı, baharı görürse ne olur?
  • Mahiyet ve keyfiyetten kurtulan, keyfiyetsizliğin ebedi hayat yurduna ulaşan birisi nasıl olur?
  • Mekansızlık yurduna mahiyet ve keyfiyet bağışlayan bir hale gelir, bütün keyfiyet ve mahiyetler, köpekler gibi sofrasının etrafına toplanırsa.
  • Keyfiyetsizlik âleminden onlara kemik verirse ne olur? Cenabetken sus, bu sûreyi okuma.
  • Keyfiyetten gusül edip, tamamı ile yıkanıp arınmadıkça sen bu musafa dokunma oğlum. 1195
  • Fakat ey padişahlar, pis olayım, temiz olayım, âlemde bunu okumayayım da neyi okuyayım?
  • Sen bana sevaba girmem için diyorsun ki yıkanıp arınmadan su havuzuna girme.
  • Fakat havuzun dışında topraktan başka bir şey yok. Havuza girmeyen temizlenemiyor.
  • Suyun bu lütuf ve keremi olmasa, her an pislikleri kabul edip temizlemese,
  • Vay ona iştiyak çekenlere, vay ona ümit bağlayanlara, vay onların ebedi hasretine! 1200
  • Suyun yüzlerce lütfu vardır, yüzlerce ihsanı vardır. Pislikleri kabul eder vesselâm.
  • Ey Hak ziyası Hüsamettin, nur seni kötü kuşlardan korur, gözetip bekler.
  • Ey yarasalardan gizli olan güneş, Allah nuru ve onun yücelişi, senin gözcün, bekçindir.
  • Güneşin yüzündeki perde, ancak parlaklığının fazlalığı ve ışığının keskin ve şiddetli oluşudur.
  • Güneşin perdesi de Allah nurudur. Ondan nasipsiz olan yarasadır, gecedir. 1205
  • Her ikisi de güneşten uzakta ve perde ardında kaldığından ya yüzleri kararmıştır, yahut da donup kalmışlardır.