- Huyları yaratanın huyuyla huylan,peygamberlerin ahlâkını yetiştirip besleyen Allah’nın ahlâkına bürün. 1420
- خوی با او کن که خو را آفرید ** خویهای انبیا را پرورید
- Ona bir kuzu versen sana bir sürü bağışlar.Her sıfatı , kemale götüren zaten Allah’dır.
- برهای بدهی رمه بازت دهد ** پرورندهی هر صفت خود رب بود
- Kuzuyu kurda emniyet edebilir misin?Sakın kurtla Yusuf’u yoldaş etme.
- بره پیش گرگ امانت مینهی ** گرگ و یوسف را مفرما همرهی
- Kurt kurnazlıktan gelir, tilkilenirse sakın aldanma , ondan iyilik gelmez.
- گرگ اگر با تو نماید روبهی ** هین مکن باور که ناید زو بهی
- Bilgisiz adam bir müddet seninle gönül arkadaşlığında bulunsa bile nihayet cahillikten sana bir zahım vurur.
- جاهل ار با تو نماید همدلی ** عاقبت زحمت زند از جاهلی
- Onun iki aleti vardır, o hunsadır.Her iki aletinin işi , nihayet meydana çıkar. 1425
- او دو آلت دارد و خنثی بود ** فعل هر دو بیگمان پیدا شود
- Erlik aletini kadınlardan saklar, onlara bir kız kardeş olur.
- او ذکر را از زنان پنهان کند ** تا که خود را خواهر ایشان کند
- Erlerden de kadınlık aletini , eliyle örtüp gizler.Kendisini erkek gösterir.
- شله از مردان به کف پنهان کند ** تا که خود را جنس آن مردان کند
- Allah , “Onun gizli ayıbını meydana çıkarır, burnunun üstünde erlik aleti gibi gösteririz” de
- گفت یزدان زان کس مکتوم او ** شلهای سازیم بر خرطوم او
- Gözü olan kullarımız o işvecinin hilelerine aldanıp çuvala girmezler” dedi.
- تا که بینایان ما زان ذو دلال ** در نیایند از فن او در جوال
- Hâsılı her alet insanı erkek etmez. Eğer bilgin varsa kendine gel de bilgisizlikten kork. 1430
- حاصل آنک از هر ذکر ناید نری ** هین ز جاهل ترس اگر دانشوری
- Tatlı sözlü cahil dostun sözlerine pek kapılma.O sözler eskimiş,yıllanmış zehire benzer.
- دوستی جاهل شیرینسخن ** کم شنو کان هست چون سم کهن
- Anasının canı, gözümün nuru der ama günden güne artan duran dertten, hasretten başka bir şey vermez sana.
- جان مادر چشم روشن گویدت ** جز غم و حسرت از آن نفزویدت
- O ana, babaya açıkça, yavrucuğum mektepten bezdi, soldu sarardı der..
- مر پدر را گوید آن مادر جهار ** که ز مکتب بچهام شد بس نزار
- Başka karından olsaydı ona bu kadar cefada bulunmazdın.
- از زن دیگر گرش آوردیی ** بر وی این جور و جفا کم کردیی
- Doğrusunu istersen bu yavrucuk, senin oğlun olmasaydı ve ben doğurmasaydım, yine anası, bu sözü söylerdi! 1435
- از جز تو گر بدی این بچهام ** این فشار آن زن بگفتی نیز هم
- Kendine gel, bu anadan , onun merhametinden kaç. Babanın sillesi, onun helvasından yeğdir.
- هین بجه زن مادر و تیبای او ** سیلی بابا به از حلوای او
- Ana nefistir…Baba da cömert akıl. Akla uyan önce daralır ama sonunda yüzlerce genişliğe uğrar.
- هست مادر نفس و بابا عقل راد ** اولش تنگی و آخر صد گشاد
- Ey akılları ihsan eden Allah, feryada yetiş. Sen bir şey dilemezsen hiç kimse dilemez.
- ای دهندهی عقلها فریاد رس ** تا نخواهی تو نخواهد هیچ کس
- İstek de sendedir, ihsan da. Biz kimiz ki? Evvel de sensin , âhır da.
- هم طلب از تست و هم آن نیکوی ** ما کییم اول توی آخر توی
- Hem sen söyle, hem sen dinle, hem sen ol. Biz bunca malımız mülkümüzle yine hiçbir şey değiliz. 1440
- هم بگو تو هم تو بشنو هم تو باش ** ما همه لاشیم با چندین تراش
- Yarabbi, bize tekliflerde bulundun, lûtfet de secdeye rağbetimizi artır;bize cebir tembelliğini gönderip şevkimizi söndürme.
- زین حواله رغبت افزا در سجود ** کاهلی جبر مفرست و خمود
- Cebir, kâmillerin kolu, kanadıdır.. Tembellerin bağı, zindanı.
- جبر باشد پر و بال کاملان ** جبر هم زندان و بند کاهلان
- Bu cebri, Nil suyu gibi bil. Mümine sudur, kâfire kan.
- همچو آب نیل دان این جبر را ** آب مومن را و خون مر گبر را
- Kanat, doğan kuşlarını padişaha götürür, kuzgunları mezarlığa.
- بال بازان را سوی سلطان برد ** بال زاغان را به گورستان برد