- Onun iki aleti vardır, o hunsadır.Her iki aletinin işi , nihayet meydana çıkar. 1425
- او دو آلت دارد و خنثی بود ** فعل هر دو بیگمان پیدا شود
- Erlik aletini kadınlardan saklar, onlara bir kız kardeş olur.
- او ذکر را از زنان پنهان کند ** تا که خود را خواهر ایشان کند
- Erlerden de kadınlık aletini , eliyle örtüp gizler.Kendisini erkek gösterir.
- شله از مردان به کف پنهان کند ** تا که خود را جنس آن مردان کند
- Allah , “Onun gizli ayıbını meydana çıkarır, burnunun üstünde erlik aleti gibi gösteririz” de
- گفت یزدان زان کس مکتوم او ** شلهای سازیم بر خرطوم او
- Gözü olan kullarımız o işvecinin hilelerine aldanıp çuvala girmezler” dedi.
- تا که بینایان ما زان ذو دلال ** در نیایند از فن او در جوال
- Hâsılı her alet insanı erkek etmez. Eğer bilgin varsa kendine gel de bilgisizlikten kork. 1430
- حاصل آنک از هر ذکر ناید نری ** هین ز جاهل ترس اگر دانشوری
- Tatlı sözlü cahil dostun sözlerine pek kapılma.O sözler eskimiş,yıllanmış zehire benzer.
- دوستی جاهل شیرینسخن ** کم شنو کان هست چون سم کهن
- Anasının canı, gözümün nuru der ama günden güne artan duran dertten, hasretten başka bir şey vermez sana.
- جان مادر چشم روشن گویدت ** جز غم و حسرت از آن نفزویدت
- O ana, babaya açıkça, yavrucuğum mektepten bezdi, soldu sarardı der..
- مر پدر را گوید آن مادر جهار ** که ز مکتب بچهام شد بس نزار
- Başka karından olsaydı ona bu kadar cefada bulunmazdın.
- از زن دیگر گرش آوردیی ** بر وی این جور و جفا کم کردیی
- Doğrusunu istersen bu yavrucuk, senin oğlun olmasaydı ve ben doğurmasaydım, yine anası, bu sözü söylerdi! 1435
- از جز تو گر بدی این بچهام ** این فشار آن زن بگفتی نیز هم
- Kendine gel, bu anadan , onun merhametinden kaç. Babanın sillesi, onun helvasından yeğdir.
- هین بجه زن مادر و تیبای او ** سیلی بابا به از حلوای او
- Ana nefistir…Baba da cömert akıl. Akla uyan önce daralır ama sonunda yüzlerce genişliğe uğrar.
- هست مادر نفس و بابا عقل راد ** اولش تنگی و آخر صد گشاد
- Ey akılları ihsan eden Allah, feryada yetiş. Sen bir şey dilemezsen hiç kimse dilemez.
- ای دهندهی عقلها فریاد رس ** تا نخواهی تو نخواهد هیچ کس
- İstek de sendedir, ihsan da. Biz kimiz ki? Evvel de sensin , âhır da.
- هم طلب از تست و هم آن نیکوی ** ما کییم اول توی آخر توی
- Hem sen söyle, hem sen dinle, hem sen ol. Biz bunca malımız mülkümüzle yine hiçbir şey değiliz. 1440
- هم بگو تو هم تو بشنو هم تو باش ** ما همه لاشیم با چندین تراش
- Yarabbi, bize tekliflerde bulundun, lûtfet de secdeye rağbetimizi artır;bize cebir tembelliğini gönderip şevkimizi söndürme.
- زین حواله رغبت افزا در سجود ** کاهلی جبر مفرست و خمود
- Cebir, kâmillerin kolu, kanadıdır.. Tembellerin bağı, zindanı.
- جبر باشد پر و بال کاملان ** جبر هم زندان و بند کاهلان
- Bu cebri, Nil suyu gibi bil. Mümine sudur, kâfire kan.
- همچو آب نیل دان این جبر را ** آب مومن را و خون مر گبر را
- Kanat, doğan kuşlarını padişaha götürür, kuzgunları mezarlığa.
- بال بازان را سوی سلطان برد ** بال زاغان را به گورستان برد
- Şimdi sen, yokluğu anlatmayı bırak. Çünkü panzehire benzer de zehir sanırsın. 1445
- باز گرد اکنون تو در شرح عدم ** که چو پازهرست و پنداریش سم
- Ey kapı yoldaşı, kendine gel. Hintli çocuk gibi yokluk Mahmudundan korkma sakın.
- همچو هندوبچه هین ای خواجهتاش ** رو ز محمود عدم ترسان مباش
- Şimdi bürünmüş olduğun varlıktan kork. O varlık hayali bir şey değildir, sen de bir şey değilsin!
- از وجودی ترس که اکنون در ویی ** آن خیالت لاشی و تو لا شیی
- Hiçbir şey olmayan bir şey, hiçbir şey olmayan bir şeye âşık olmuş; hiç var olmamış , hiç var olmamışın yolunu kesmiştir.
- لاشیی بر لاشیی عاشق شدست ** هیچ نی مر هیچ نی را ره زدست
- Bu hayaller, ortadan kalktı mı akla sığmaz şeylerin apaçık görünür sana!
- چون برون شد این خیالات از میان ** گشت نامعقول تو بر تو عیان
- “Geçip gitmiş olanlara ölüm yüzünden elem ve sıkıntı yoktur; onlar ancak ellerinde olanı kaybettiler, ona acınırlar”
- لیس للماضین هم الموت انما لهم حسره الموت