- İstek de sendedir, ihsan da. Biz kimiz ki? Evvel de sensin , âhır da.
- هم طلب از تست و هم آن نیکوی ** ما کییم اول توی آخر توی
- Hem sen söyle, hem sen dinle, hem sen ol. Biz bunca malımız mülkümüzle yine hiçbir şey değiliz. 1440
- هم بگو تو هم تو بشنو هم تو باش ** ما همه لاشیم با چندین تراش
- Yarabbi, bize tekliflerde bulundun, lûtfet de secdeye rağbetimizi artır;bize cebir tembelliğini gönderip şevkimizi söndürme.
- زین حواله رغبت افزا در سجود ** کاهلی جبر مفرست و خمود
- Cebir, kâmillerin kolu, kanadıdır.. Tembellerin bağı, zindanı.
- جبر باشد پر و بال کاملان ** جبر هم زندان و بند کاهلان
- Bu cebri, Nil suyu gibi bil. Mümine sudur, kâfire kan.
- همچو آب نیل دان این جبر را ** آب مومن را و خون مر گبر را
- Kanat, doğan kuşlarını padişaha götürür, kuzgunları mezarlığa.
- بال بازان را سوی سلطان برد ** بال زاغان را به گورستان برد
- Şimdi sen, yokluğu anlatmayı bırak. Çünkü panzehire benzer de zehir sanırsın. 1445
- باز گرد اکنون تو در شرح عدم ** که چو پازهرست و پنداریش سم
- Ey kapı yoldaşı, kendine gel. Hintli çocuk gibi yokluk Mahmudundan korkma sakın.
- همچو هندوبچه هین ای خواجهتاش ** رو ز محمود عدم ترسان مباش
- Şimdi bürünmüş olduğun varlıktan kork. O varlık hayali bir şey değildir, sen de bir şey değilsin!
- از وجودی ترس که اکنون در ویی ** آن خیالت لاشی و تو لا شیی
- Hiçbir şey olmayan bir şey, hiçbir şey olmayan bir şeye âşık olmuş; hiç var olmamış , hiç var olmamışın yolunu kesmiştir.
- لاشیی بر لاشیی عاشق شدست ** هیچ نی مر هیچ نی را ره زدست
- Bu hayaller, ortadan kalktı mı akla sığmaz şeylerin apaçık görünür sana!
- چون برون شد این خیالات از میان ** گشت نامعقول تو بر تو عیان
- “Geçip gitmiş olanlara ölüm yüzünden elem ve sıkıntı yoktur; onlar ancak ellerinde olanı kaybettiler, ona acınırlar”
- لیس للماضین هم الموت انما لهم حسره الموت
- 1450.İnsanların başbuğu doğru söylemiştir: “Dünyadan geçip giden kişinin 1450
- راست گفتست آن سپهدار بشر ** که هر آنک کرد از دنیا گذر
- Ölüm yüzünden bir derdi, bir acısı yoktur.Elindekini kaçırdığından dolayı, yüzlerce acıya düşer.”
- نیستش درد و دریغ و غبن موت ** بلک هستش صد دریغ از بهر فوت
- Neden her devletin , her nimetin mahzeni olan ölümü kıble edinmedim?
- که چرا قبله نکردم مرگ را ** مخزن هر دولت و هر برگ را
- Şaşkınlığımdan bütün ömrümce hayalleri kıble edindim, onlar da ecel gelince kaybolup gittiler der.
- قبله کردم من همه عمر از حول ** آن خیالاتی که گم شد در اجل
- ölenlerin hasreti ölüm değildir. Neden suretlere kapıldık? Diye acınırlar.
- حسرت آن مردگان از مرگ نیست ** زانست کاندر نقشها کردیم ایست
- Bunların bir suretten, köpükten ibaret olduğunu görmedik. Halbuki köpük, denizden doğar, denizde gelişir ve hareket eder. 1455
- ما ندیدیم این که آن نقش است و کف ** کف ز دریا جنبد و یابد علف
- Deniz , köpükleri karaya attı mı mezarlığa git de o köpükleri seyret!
- چونک بحر افکند کفها را به بر ** تو بگورستان رو آن کفها نگر
- Nerde sizin hareketiniz, oynaşmanız? Deniz sizi mahvolmaya mı terk etti de.
- پس بگو کو جنبش و جولانتان ** بحر افکندست در بحرانتان
- Onlar sana dille,dudakla değil de hal diliyle bu soruyu bize sorma, denize sor desinler.
- تا بگویندت به لب نی بل به حال ** که ز دریا کن نه از ما این سال
- Köpük gibi olan suret de dalga olmadan nasıl oynar? Yel olmadıkça toprak nasıl olur da havalanır?
- نقش چون کف کی بجنبد بی ز موج ** خاک بی بادی کجا آید بر اوج
- Suret tozunu gördün ya, yeli de gör. Köpüğü gördün ya , icat denizini de seyret. 1460
- چون غبار نقش دیدی باد بین ** کف چو دیدی قلزم ایجاد بین
- Gör, gör ki sende yalnız bu görüş, bu bakış işe yarar.Bundan ötesini sorarsan yağsın, etsin, ilik ve sinirden ibaretsin.
- هین ببین کز تو نظر آید به کار ** باقیت شحمی و لحمی پود و تار
- Fakat yağın mumları ışıklandırmaya yaramaz. Etin , sarhoşa kebap olmaz.
- شحم تو در شمعها نفزود تاب ** لحم تو مخمور را نامد کباب
- Bütün bu bedenini bakışta erit, bakışa yürü, bakışa git, bakışa var!
- در گداز این جمله تن را در بصر ** در نظر رو در نظر رو در نظر