English    Türkçe    فارسی   

6
1575-1599

  • Acımanın yeri mi? Zalimin elini kes. Halbuki sen, hükmü, dizgini o zalimin eline veriyorsun. 1575
  • Sen ey adaleti bilinmez adam, kurt yavrusuna süt veren keçiye benziyorsun!
  • Kadının sofiye cevap vermesi
  • Kadı dedi ki: Kaza ve kaderden gelen her silleye her cefaya razı olmamız gerek.
  • Alnımızın yazısına içten razıyım, yüzüm ekşidi ama hoş gör; hak, acıdır.
  • Gönlüm bağdır, gözüm buluta benzer. Bulut ağladı mı bağ güler, neşelenir, hoş bir hale gelir.
  • Kıtlık yılında gülüp duran güneşin yüzünden bağlar, bahçeler ölüm haline girer, can çekişirler. 1580
  • Allah’nın “Çok ağlayın” emrini okumuşsundur. Peki, ne diye pişmiş kelle gibi sırıtıp kaldın ya?
  • Mum gibi daima göz yaşı dökersen mum gibi evi aydınlatmış olursun.
  • Ananın, yahut babanın ekşi suratı,çocuğu her zarardan korur.
  • Ey sersem sersem gülüp duran, gülmenin zevkini gördün, bir de ağlamanın zevkini seyret. O, şeker madenidir.
  • Seni cehennem ağlatırsa onu anmak, sana cennetten hoştur. 1585
  • Gülmeler, ağlamalarda gizlidir. Ey sâf ve temiz kişi, defineyi yıkık yerlerde ara.
  • Zevk gamlardadır. Onların izini kaybetmişler, abıhayatı karanlıklara çekip götürmüşlerdir.
  • Yolda konak yerine kadar tersine nal izleri var. İhtiyatlı ol gözünü dört aç.
  • İbret gözünü dört aç. Sevgilinin iki gözünü de kendi gözlerine dost et.
  • Kuran’dan “Onlar, işlerini danışarak yaparlar” âyetini oku. Sevgiliyle dost ol, nazlanarak of deme. 1590
  • Dost, yolda arkadır,sığınaktır. İyice bakarsan görürsün ki yol sevgiliden ibarettir.
  • Dostlara, sevdiklere ulaştın mı sus, otur. O halkaya kendini yüzük taşı yapmaya kalkışma.
  • Aklını başına devşir de Cuma namazına bak. Herkes toplanmıştır, bir düşüncededir, susup dururlar.
  • Varını yoğunu sükût diyarına çek. Nişan arıyorsan kendini nişane yapmaya kalkışma.
  • Peygamber dedi ki: Bil ki karanlıkta yıldızlar nasıl yol gösterirse dostlar da elemler, sıkıntılar denizinde öyle yol gösterir. 1595
  • Gözü yıldızlara dik, yol ara. Söz, bakışı bulandırır, sus, söylenme.
  • İki doğru söz söyledin mi, uydurma söz de ona uyar, ulanır gider.
  • Söz, sözü açar derler; hiç duymadın mı bu lâfı?
  • Sakın doğru söze de girişeyim deme. Çünkü söz, doğrudan eğriye gidiverir.