English    Türkçe    فارسی   

6
1663-1687

  • Yiyecek birkaç köpek olmadıktan sonra tutmaç suyunu köpeklerin yiyecekleri yere dökmezsin ki.
  • Yürü, Allah mağarasının köpeği ol da o, seni seçsin, bu yal yerinden kurtarsın.
  • Hikâyeci, terzilerin insafsızca hırsızlılarını anlattı, çaldıkları kumaşları nasıl sakladıklarını söyledi. 1665
  • Halk arasında Hıta’lı bir Türk vardı. Bu sırrın açılmasına pek kızdı öfkelendi.
  • Gece, kıyamet günü gibi o sırları, hakikat ehline açıp durmaktaydı.
  • Nereye gitsen de orada birbirlerinin sırlarını açan iki düşmanı savaşır görsen;
  • O anı, anılıp söylenen mahşer bil. O sır söyleyen boğazı da sur say.
  • Allah, öfke sebeplerini hazırlamış, o kötülükleri ortaya atmıştır. 1670
  • Hikâyeci, terzilerin bir çok hainliklerini sayıp döktü. Türk acıklandı, kızdı, dertlendi.
  • Dedi ki: Ey meddah, şehrinizde hilede, hıyanette en usta hangi terzi?
  • Türk’ün ,terzi benden bir şey çalamaz diye bahse girişmesi
  • Meddah dedi ki: Ciğeroğlu derler bir terzi vardır, hırsızlıkta, çeviklikte halkı öldürür âdeta.
  • Türk, benden dedi, bir iplik bile çalamaz. Sizinle bahse giriyorum.
  • Senden daha akıllı nice kişileri mat etti, bahse girişme, böyle kanatlanıp uçmaya kalkma. 1675
  • Yürü, aklına böyle mağrur olma. Onun hileleriyle sen de kendini kaybedersin dediler.
  • Türk, büsbütün kızdı, benden ne yeni, ne eski hiçbir şey alamaz diye bahse girişti.
  • Tamah edenler de onu büsbütün kızdırdılar. Bahse girip ağzını açarak dedi ki:
  • Şu Arap atım rehin olsun. Benden hileyle kumaş çalabilirse at sizin olur.
  • Fakat hile yapamaz, çalamazsa ben sizden bir at alırım. 1680
  • Türk, o gece kızgınlığından uyuyamadı. Hırsızın hayali ile savaşıp durmaktaydı.
  • Sabah çağı bir atlas kumaşı koltukladı, çarşıya o hilebazın dükkânına gitti.
  • Terziye selâm verdi. Usta hemen yerinden kalkıp selâmını aldı, merhaba hoş geldin dedi.
  • Türk’e haddinden fazla saygı gösterdi, hal ve hatır sordu, kendisini sevdirdi.
  • Türk, ondan bu bülbül gibi çilemeyi görünce o İstanbul atlasını terzinin önüne attı. 1685
  • Bana, dedi, bundan savaş için bir kaftan biç. Belinden aşağısı bol olsun yukarısı dar.
  • Belden yukarısı dar olsun da güzel dursun, beni bezesin. Fakat aşağı tarafı bol olmalı ki savaşta ayağıma dolaşmasın.