English    Türkçe    فارسی   

6
1679-1703

  • Şu Arap atım rehin olsun. Benden hileyle kumaş çalabilirse at sizin olur.
  • Fakat hile yapamaz, çalamazsa ben sizden bir at alırım. 1680
  • Türk, o gece kızgınlığından uyuyamadı. Hırsızın hayali ile savaşıp durmaktaydı.
  • Sabah çağı bir atlas kumaşı koltukladı, çarşıya o hilebazın dükkânına gitti.
  • Terziye selâm verdi. Usta hemen yerinden kalkıp selâmını aldı, merhaba hoş geldin dedi.
  • Türk’e haddinden fazla saygı gösterdi, hal ve hatır sordu, kendisini sevdirdi.
  • Türk, ondan bu bülbül gibi çilemeyi görünce o İstanbul atlasını terzinin önüne attı. 1685
  • Bana, dedi, bundan savaş için bir kaftan biç. Belinden aşağısı bol olsun yukarısı dar.
  • Belden yukarısı dar olsun da güzel dursun, beni bezesin. Fakat aşağı tarafı bol olmalı ki savaşta ayağıma dolaşmasın.
  • Terzi, sevimli müşterim, sana yüzlerce hizmette bulunayım deyip elini gözünün üstüne koydu, baş üstüne dedi.
  • Kumaşı önce bir ölçtü, ne kadardan çıkacak onu anladı, sonra Türkü lâfa tuttu.
  • Başka beylerin hikâyelerini söylemeye, onların lûtuf ve ihsanları övmeye koyuldu. 1690
  • Nekeslerden, onların aşağılık huylarından bahsetti. Güldürmek için tuhaf tuhaf sözler söyledi.
  • Ateş gibi makasını çıkardı, kumaşı kesmeye başladı. Ağzıysa masallarla afsunlarla doluydu.
  • Terzinin güldürecek şeyler söylemesi,Türk’ün kahkahalarla gülmesi ve küçücük, daracık gözlerinin kapanması,terzinin de bu suretle kumaşı çalmaya fırsat bulması
  • Türk, hikâyelere gülmeye başladı. Daracık gözü tamamı ile örtüldü.
  • Terzi, kumaştan bir parça çalıp oyluğunun altına gizledi. Allah’dan başka kimsecikler görmedi.
  • Allah, her şeyi görür ama huyu, örtmektir. Fakat haddini aştın mı açan da odur ha! 1695
  • Türk, onun masallarının lezzetinden giriştiği bahsi tamamen unuttu.
  • Atlas neymiş, bahis neymiş, rehin ne? Türk, o terzi beyinin lâtifesine kapıldı gitti, âdeta sarhoş oldu, kendinden geçti.
  • Allah için olsun, lâtifelerin canıma gıda oldu, gülünecek bir şey daha söyle diye yalvardı.
  • O hain gülünecek bir şey daha söyledi. Türk kahkahasından sırt üstü yere yıkıldı.
  • Gafil Türk, gülüp dururken terzi kumaştan bir parça daha çalıp gömleğinin yakasından koynuna soktu. 1700
  • Hıta’lı Türk, üçüncü defa, Allah aşkına gülünç bir şey daha söyle dedi.
  • Terzi, ikinci lâtifesinden daha gülünç bir şey söyledi, Türkü tamamı ile avladı.
  • Gözü kapanmış, aklı gitmiş şaşırmış kalmış, bahse giriştiği halde kahkahayla sarhoş olmuştu.