English    Türkçe    فارسی   

6
1757-1781

  • Çünkü bunlar hep geçer de onlar geçmez. Devlet, ona derler ki insanın canı uyanık olsun!
  • Zahmete sabretmek ,sevgilinin ayrılığına sabretmetken kolaydır.
  • Kadının biri kocasına dedi ki: Ey adamlığı bir adımda aşan!
  • Bana hiç bakmıyorsun, neden? Ne vaktedek bu horlukta kalacağım?
  • Kocası dedi ki: Boğazına bakıyorum, çıplağım ama elim ayağım var, çalışıp çabalıyorum. 1760
  • Güzelim, ere kadının boğazına ve elbisesine bakmak farzdır. Ben ikisine de bakıyorum. Bu hususlarda eksiğin, gediğin yok.
  • Kadın, gömleğinin yenini gösterdi. Pek kaba ve kirliydi.
  • Dedi ki: Kabalığından bedenimi yiyor. Kimse kimseye bu çeşit elbise verir mi?
  • Kocası, a kadın dedi, sana bir sorum var: Yoksul adamım ben, elimden bu geliyor.
  • Doğru, bu çok kaba, çok çirkin, fakat ey düşünceli kadın, bir düşün. 1765
  • Bu mu daha kötü, yoksa boşanmak mı? Bu mu sana daha kötü geliyor ,yoksa ayrılık mı?
  • Ey kınayıp duran belâ, yoksulluk, eziyet ve mihnet de böyledir işte.
  • Şüphe yok ki heva ve hevesi terk etmek acıdır ama Allahdan uzak olma acılığından elbette daha iyidir.
  • Savaş ve oruç güçtür, çetindir. Fakat bu güçlük ve çetinlik, Allahnın, kulu kendinden uzaklaştırmasından, böyle bir derde uğratmasından yeğdir.
  • İhsan ve lûtuflar ıssı Allah, bir gün, ey benim hastam, ey benim mihnetime uğrayan kul, nasılsın? derse hiç zahmet ve eziyet kalır mı? 1770
  • Hattâ böyle demese bile, böyle dediğini duymasan, anlamasan bile senin o zevkin yok mu? Allah’nın senin hatırını sormasıdır işte.
  • Gönül hekimleri olan güzeller, hastaların hatırını sormaya düşkündürler.
  • Utanır, söz olmasın derlerse bir çare bulurlar, yine haber gönderirler.
  • Haber bile göndermeseler bunu düşünürler ya. Hâsılı hiçbir sevgili yoktur ki âşıkından haberi olmasın?
  • Ey duyulmamış, eşsiz hikâyeler arayan, âşıkların hikâyesini oku. 1775
  • Bunca uzun zamanlardır kaynar durursun ama yine de tatar aşı gibi yarı pişman bir haldesin ey kadid olmuş adam!
  • Bir ömürdür Allah adaletini görmüş, o tadı almışsın da yine görmeyenlerden daha namahremsin.
  • Talebelik eden üstat olur. Öyle olduğu halde sen günden güne geri gitmişsin a inatçı kör.
  • Anandan,i babandan haberin yok, geceyle gündüzden de ibret almamışsın.
  • Örnek
  • Bir ârif, papazın birine sordu: Sen mi daha yaşlısın sakalın mı? 1780
  • Papaz dedi ki: Ben ondan önce doğdum. Sakalsız nice zamanlarım var.