English    Türkçe    فارسی   

6
1854-1878

  • Böylece dünya, şimal rüzgârına benzeyen hayatla ve sam yeli gibi olan ölümle titrer durur.
  • Nihayet İsa’mızın tek renge boyayan birlik küpü yüzlerce renkli küpleri kırar. 1855
  • Çünkü o âlem, tuzlaya benzer. Oraya ne düşerse renkten arınır.
  • Toprağa bak. Çeşit, çeşit renkte bulunan insanları mezarlarda bir renge sokmada.
  • Bu, görünen bedenlerin tuzlası, mâna âlemine ait tuzlaysa bundan tamamı ile ayrıdır.
  • O mâna tuzlası mânevidir. O, ezelden ebede kadar yenilikler içindedir.
  • Eskilik bu yeniliğin zıddıdır. Halbuki o âlemin yeniliği zıtsızdır, eşsizdir, sayıya da sığmaz. 1860
  • Nitekim Mustafa’nın nurunun cilâsı ile yüz binlerce çeşit karanlık ışık kesildi.
  • O ulu er yüzünden Yahudilerin, Allah’ya şirk koşanların, Hıristiyanların, Mecusilerin hepsi bir renge boyandılar.
  • Yüz binlerce kısa ve uzun gölgeler o sır denizinin nurunda bir oldular.
  • Ne uzunluk kaldı, ne kısalık, ne genişlik. Çeşit, çeşit gölgeler, güneşe rehin oldu.
  • Fakat mahşerdeki tek renge boyanış, iyiye de apaçık görünür, kötüye de. 1865
  • O âlemde mânalar, surete bürünürler. Suretlerimiz, hülyalarımıza uygun olur.
  • O zamanda mektupların sureti açığa çıkar, elbiselerin astarı yüz olur, herkesin içi, dışına döner.
  • Şimdi gizli şeyler, alacalı öküze benzer. Söz iği, âlem içinde yüzlerce renkte bir iplik gibi görünür.
  • Şimdi yüzlerce renge boyanma, yüzlerce gönül sahibi olma devri. Tek renkli olma âlemi nereden tecelli edecek?
  • Şimdi zencilik zamanı. Rum diyarına mensup olanlar, beyaz güzeller gizli. Şimdi gece, güneş gizli. 1870
  • Kurdun devri, Yusuf kuyunun dibinde. Kıptilerin nöbeti, Firavun, padişah şimdi.
  • Bu suretle de herkese lüzumlu, lüzumsuz gülüp duran ve kimseden esirgenmeyen rızktan şu köpekler de birkaç gün rızıklansınlar, hisselerini alsınlar bakalım.
  • “Gelin” buyruğu verilinceye kadar aslanlar, orman içinde beklemedeler.
  • Bu emir geldi mi o aslanlar, yayıldıkları yerden çıkarlar. Allah, hicapsız olarak yayılacakları, geçinecekleri yeri gösterir.
  • İnsanın mahiyeti, insanlık, karayı da kaplar, denizi de. Alacalı öküzler o kurban gününde kesilirler. 1875
  • O kurban günü, korkunç bir kıyamettir. Müminlere bayramdır, öküzlere helâk olma günü.
  • O kurban gününde bütün su kuşları, gemiler gibi deniz üstünde akarlar, yüzerler.
  • Bu suretle de “Helâk olan apaçık delillerle helâk olur.” Kurtulan kurtulur ve yakıyne erer.