English    Türkçe    فارسی   

6
1999-2023

  • O inciler saçan denizi coştur. Şu hastayı bu gün bir hoşça sor, soruştur!
  • Çünkü sen, onunsun, deniz de onundur. Bu an, onun nöbet zamanıdır ama aldırma. 2000
  • Zaten bu, onun meydana getirdiği bir feryattan ibarettir. Yarabbi, sen gizli olanı koru, onu meydana çıkarma.
  • Ney gibi iki ağzımız var. Bir ağız, onun dudaklarında gizli.
  • Öbür ağız, size görünmede, feryat etmede, havaya bir hay huydur salmada.
  • Fakat can gözü açık olan bilir ki bu baştan çıkan feryat da o baştan çıkmadadır.
  • Neyin bu feryadı, onun soluklarından. Ruhun hay huyu, onun hay huylarından. 2005
  • Ney, onun dudakları ile hemdem olmasaydı âlemi şekerle doldurabilir miydi?
  • Kiminle yattın, hangi tarafından kalktın da böyle deniz gibi coşup köpürmedesin?
  • Yahut da “Ben rabbime konuk olurum” hâdisini okudun, ateş denizinin ta içine atıldın.
  • Fakat “ey ateş, soğu” nârası, ey kendisine uyulan zat, senin canını korudu.
  • Ey hak Ziyası, din ve gönlün Husam’ı! Hiç güneş, balçıkla sıvanır mı? 2010
  • Bu toprak parçaları, senin güneşini örtmek istediler ama,
  • Dağların gönlündeki lâ’l madenleri, sana delâlet etmede. Bağlar, bahçeler, senin gülümsemelerinle dopdolu.
  • Senin erliğine mahrem olacak Rüstem nerede ki senin yüzlerce harmanından bir buğday tanesini söylemeye kalkayım.
  • Senin sırrından bir ah etmek istersem ancak Ali gibi bir kuyuya gitmeli, kuyunun içine ah etmeliyim.
  • Kardeşlerin gönüllerinde kin olduğundan Yusuf’umun kuyu dibinde kalması daha iyi. 2015
  • Sarhoş oldum, kendini ortaya atacağım artık. Kuyu nedir ki? Ben gidip ovanın ta ortasına çadır kuracağım.
  • Ateşli şarabı ver avucuma da ondan sonra benim sarhoşça debdebemi, azametimi seyret.
  • O yoksul, defineyi elde edemedi ama söyle, beklesin. Çünkü biz, bu anda neşeye gark olduk.
  • Ey yoksul, artık sen Allahya sığın. Ben gark oldum, benden yardım isteme!
  • Artık o hikâyelerde işim yok benim. Ne kendimden haberim var, ne sakalımdan! 2020
  • İçine bir kıl bile sığmayan şaraba gurur, izzeti nefis filân sığar mı hiç?
  • Sâki, büyük bir sağrak sun da şu zengini sakalından, bıyığından kurtar.
  • Gururundan bize bıyık buruyor, fakat bize hasedinden de sakalını yolup durmada.