English    Türkçe    فارسی   

6
2114-2138

  • Yürü, dua et ki bu yurdun köpeğisin. Yoksa şimdi yapacağımı yapardım sana.
  • Dervişin, Şeyh’in evinden dönmesi ve Şeyh’i halktan sorması, onların da filân ormana gitti diye haber vermeleri
  • Ondan sonra derviş, herkese sormakta, Şeyh’i her tarafta araştırmadaydı. 2115
  • Birisi dedi ki: O kutup, odun getirmek üzere ormana gitti.
  • O Zülfikâr düşünceli ve ateşli derviş Şeyh’in havasına uyup ormanın yolunu tuttu.
  • Şeytan, aklına ayı tozla örten bir gizli vesvese vermekteydi.
  • Bu din şeyhi neden böyle bir kadını evinde tutuyor, onunla düşüp kalkıyor?
  • Zıt, nasıl olur da zıddıyla beraber bulunur? Halkın imamı olan bir zat nerede, maymun nerede? diyordu. 2120
  • Sonra yine ateş gibi dönüyor, Lâ havle okuyor, ona itirazım küfürdür, kindir diyordu.
  • Ben kim oluyorum ki Tanrı’nın işlerine karışıyorum? Nefsimden neden böyle şüpheler, kınamalar geliyor?
  • Derken nefsi yine saldırıyor, bu yüzden, gönlünden kuyumcular potasından çıkar gibi duman tütüyordu.
  • Şeytan’la, diyordu, Cebrail’in ne münasebeti var ki onunla konuşsun, düşüp kalksın, beraber yatsın, uyusun!
  • Azer, nasıl olur da Halil’le geçinebilir? Yol kesen, nasıl olur da kılavuzla beraber bulunur? 2125
  • Müridin, muradını bulması, dervişin, ormana yakın bir yerde Şeyh’le buluşması
  • O, bu düşüncedeyken ünlü Şeyh, bir aslana binmiş, çıkageldi.
  • Kükremiş aslan odununu çekmekteydi. O kutlu zat da odunlarının üstüne binmişti.
  • Kamçısı bir yılandı. Yücelikle yılanı bir kamçı gibi eline almıştı.
  • İyice bil ki, her şeyh, sarhoş aslanın üstüne biner.
  • O görünür, bu görünmez ama can gözünden gizli değildir. 2130
  • Onların altında yüz binlerce aslan vardır, odun çeker durur. Gayp gözü, onu görür.
  • Fakat adam olmayan da görsün diye Tanrı, onları bir bir baş gözüne de gösterir.
  • O padişah, dervişi uzaktan görüp güldü. Sakın dedi, aldanma, şeytanı dinleme.
  • O ulu şeyh, gönlünün nuru ile dervişin içinden geçeni bildi. O nur, ne güzel bir delildir.
  • O hünerli zat, dervişin yola düşmesinden o ana kadar aklından geçenleri bir bir söyledi. 2135
  • Ondan sonra o güzel güzel çileyip şakıyan zat, kadını kınaması hususunda da ağzını açıp,
  • Dedi ki: O tahammül, nefis havasında değildir. Bu zan senin nefsinin havasıdır, orada durma!
  • Ben sabredip bu kadının yükünü çekmeseydim aslan, benim yükümü çeker miydi hiç?