English    Türkçe    فارسی   

6
2207-2231

  • Hayvan duygusu, o suretleri görseydi öküzle eşek de vaktin Beyazıd’ı olurdu.
  • Bedeni, ruha mazhar eden, gemiyi Nuh’a burak yapan,
  • Dilerse ey nur arayan, gemiyi değiştirir, tûfan haline getirir.
  • Ey yoksul, her an sana bir tûfandır, bir gemidir. Seni gama, neşeye ulaştırır durur. 2210
  • Gemiyle denizi görmüyorsan bütün cüzilerindeki şu titreyişi, şu kaynaşmayı gör.
  • Gözler, korkunun aslını görmediğinden çeşit çeşit hayallerden korkar insan.
  • Sarhoş bir herif, körün birine bir yumruk indirir. Kör sanır ki kendisini deve tepti.
  • Çünkü o sırada deve sesini duymuştur. Körün aynası kulaktır, göz değil.
  • Derken yine hayır, bu bir taş olacak. Belki şu çınlayıp duran kubbeden geldi der. 2215
  • Bu da değil, o da değil, öbürü de değil. Bunları o korkuyu yaratan gösterir.
  • Korku ve titreyiş, mutlaka başkasındandır. Hiçbir kimse kendisinden korkar mı?
  • O filozofçuk, korkuya vehim der. O, bu dersi eğri anlamıştır.
  • Hakikati olmayan vehim olur mu hiç? Hiç gönül doğru olmayan bir yere akar mı?
  • Yalancı, doğru olmasa bir yalan kıvırabilir mi? İki âlemde de her yalan doğrudan meydana gelir. 2220
  • Doğrunun revacına, parlaklığına bakar da yalancı, o ümitle yalan söyler.
  • Ey yalancı, bu yalanın da doğru yüzünden geçmede. Nimete şükret de doğruyu inkâr etme.
  • Filozofluk taslayandan mı söyleyeyim, onun sevdasından mı bahsedeyim? Yoksa Tanrı’nın gemilerini denizlerini mi anlatayım?
  • Hadi onun gemilerinden bahsedeyim. Çünkü o bahis, gönle öğüt verir. Külden bahsedeyim. Çünkü cüz, küllün içindedir.
  • Her velîyi Nuh ve kaptan bil, bu halkın sohbetini de tûfan say. 2225
  • Aslandan ve erkek ejderhadan az kaç da âşinalarından, akrabalarından daha fazla sakın.
  • Onlar, seninle buluşup ömrünü ziyân ederler. Onları anma, gayb âleminden elde ettiğin mahsulü bitirir.
  • Susuz eşek gibi her birinin hayali, beden kabından düşünce şerbetini emer, sömürür.
  • O kovucuların hayali, abıhayattan elde ettiğin çiğ tanesini emiverir.
  • Daldan suyun çekilmesine alâmet, o dalın kupkuru kalması, oynamamasıdır. 2230
  • Hür uzuv taze dala benzer. Ne yana çekersen eğilir.