- Derken yine hayır, bu bir taş olacak. Belki şu çınlayıp duran kubbeden geldi der.   2215
- باز گوید کور نه این سنگ بود  ** یا مگر از قبهی پر طنگ بود 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Bu da değil, o da değil, öbürü de değil. Bunları o korkuyu yaratan gösterir.
- این نبود و او نبود و آن نبود  ** آنک او ترس آفرید اینها نمود 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Korku ve titreyiş, mutlaka başkasındandır. Hiçbir kimse kendisinden korkar mı?
- ترس و لرزه باشد از غیری یقین  ** هیچ کس از خود نترسد ای حزین 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - O filozofçuk, korkuya vehim der. O, bu dersi eğri anlamıştır.
- آن حکیمک وهم خواند ترس را  ** فهم کژ کردست او این درس را 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Hakikati olmayan vehim olur mu hiç? Hiç gönül doğru olmayan bir yere akar mı?
- هیچ وهمی بیحقیقت کی بود  ** هیچ قلبی بیصحیحی کی رود 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - Yalancı, doğru olmasa bir yalan kıvırabilir mi? İki âlemde de her yalan doğrudan meydana gelir.   2220
- کی دروغی قیمت آرد بی ز راست  ** در دو عالم هر دروغ از راست خاست 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Doğrunun revacına, parlaklığına bakar da yalancı, o ümitle yalan söyler.
- راست را دید او رواجی و فروغ  ** بر امید آن روان کرد او دروغ 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Ey yalancı, bu yalanın da doğru yüzünden geçmede. Nimete şükret de doğruyu inkâr etme.
- ای دروغی که ز صدقت این نواست  ** شکر نعمت گو مکن انکار راست 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Filozofluk taslayandan mı söyleyeyim, onun sevdasından mı bahsedeyim? Yoksa Tanrı’nın gemilerini denizlerini mi anlatayım?
- از مفلسف گویم و سودای او  ** یا ز کشتیها و دریاهای او 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Hadi onun gemilerinden bahsedeyim. Çünkü o bahis, gönle öğüt verir. Külden bahsedeyim. Çünkü cüz, küllün içindedir.
- بل ز کشتیهاش کان پند دلست  ** گویم از کل جزو در کل داخلست 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - Her velîyi Nuh ve kaptan bil, bu halkın sohbetini de tûfan say.   2225
- هر ولی را نوح و کشتیبان شناس  ** صحبت این خلق را طوفان شناس 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Aslandan ve erkek ejderhadan az kaç da âşinalarından, akrabalarından daha fazla sakın.
- کم گریز از شیر و اژدرهای نر  ** ز آشنایان و ز خویشان کن حذر 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Onlar, seninle buluşup ömrünü ziyân ederler. Onları anma, gayb âleminden elde ettiğin mahsulü bitirir.
- در تلاقی روزگارت میبرند  ** یادهاشان غایبیات میچرند 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Susuz eşek gibi her birinin hayali, beden kabından düşünce şerbetini emer, sömürür.
- چون خر تشنه خیال هر یکی  ** از قف تن فکر را شربتمکی 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - O kovucuların hayali, abıhayattan elde ettiğin çiğ tanesini emiverir.
- نشف کرد از تو خیال آن وشات  ** شبنمی که داری از بحر الحیات 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - Daldan suyun çekilmesine alâmet, o dalın kupkuru kalması, oynamamasıdır.   2230
- پس نشان نشف آب اندر غصون  ** آن بود کان مینجنبد در رکون 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Hür uzuv taze dala benzer. Ne yana çekersen eğilir.
- عضو حر شاخ تر و تازه بود  ** میکشی هر سو کشیده میشود 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Dilersen ondan sepet, hatt3a çember bile yaparsın.
- گر سبد خواهی توانی کردنش  ** هم توانی کرد چنبر گردنش 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Fakat suyu çekildi mi, kökünden su almaz oldu, kurudu mu dilediğin gibi bükülmez.
- چون شد آن ناشف ز نشف بیخ خود  ** ناید آن سویی که امرش میکشد 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Kur’an’dan “Namaza kalksalar da üşenerek kalkarlar” âyetini okusana. Dal kökünden meme emmiyor ki.
- پس بخوان قاموا کسالی از نبی  ** چون نیابد شاخ از بیخش طبی 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - Bu alamet, taş gibidir. Kısa keseyim de yoksulu, definesini onun hallerini söyleyeyim.   2235
- آتشین است این نشان کوته کنم  ** بر فقیر و گنج و احوالش زنم 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Her fidanı yakan ateşi gördün ya. Hayali yakan can ateşini de seyret.
- آتشی دیدی که سوزد هر نهال  ** آتش جان بین کزو سوزد خیال 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Candan böyle bir ateş yalımlandı mı ne hayale aman vardır ne hakikate.
- نه خیال و نه حقیقت را امان  ** زین چنین آتش که شعله زد ز جان 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - O, her aslanın, her tilkinin düşmanıdır. “her şey helâk olur, ancak onun hakikati bâkidir.”
- خصم هر شیر آمد و هر روبه او  ** کل شیء هالک الا وجهه 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Onun hakikatine var, varlığından geç. “Bismi” deki elif gibi kelimede kaybol.
- در وجوه وجه او رو خرج شو  ** چون الف در بسم در رو درج شو