English    Türkçe    فارسی   

6
225-249

  • Bu suretle herkes, şarap, çalgı gibi şeylere düşer de kendi aklından bir an olsun kurtulmaya çalışır. 225
  • Herkes bilir ki bu varlık tuzaktır. İnsanın kendi ihtiyarı ile bir şeyi düşünmesi, bir şeyi anması cehennemdir âdeta.
  • Onun için herkes varlığından, kendiliğinden geçme âlemine, yahut sarhoşluğa kaçar, yahut da bir işe koyulup kendini unutur.
  • Fakat yine bu âlemden kendini çeker, varlık âlemine gelirsin. Çünkü o kendini unutma âlemine Allah fermanı olmadan gitmiştik.
  • Ne cin, zaman kaydının hapsinden kurtulabilir, ne insan.
  • Yüce göklere çıkmak, ancak doğru yolu bulma kuvvetiyle olabilir. 230
  • İnsan, doğru yolu ancak Allah’dan çekinen kulun ruhunu, göklerden şeytanları kovan şahaplardan koruyan kuvvetle bulabilir.
  • Yok olmadıkça hiç kimseye ululuk tapısına varmaya yol yoktur.
  • Göklere yücelme nedir? Şu yokluk. Âşıkların yolu da yokluktur, dini de.
  • Aşk yolunda yalvarma bakımından pöstekiyle çarık, Eyaz’a mihrap olmuştur.
  • Gerçi onu padişah severdi.. İçi de güzeldi, dışı da. 235
  • Fakat kendisi de kibirsiz riyasız, kinsiz bir hale gelmişti. Yüzü, padişahın güzelliğine bir anda kesilmişti.
  • Varlığından uzaklaştığı için işinin sonu da Mahmut oldu.
  • Eyaz, kibir korkusundan çekinirdi de onun için temkini, pek kuvvetli bir hale gelmişti.
  • O tertemiz bir hale gelmişti. Kibrin, nefsin boynunu vurmuştu.
  • Ya o düzenleri halka bir şey öğretmek için yapıyor, yahut korkudan uzak bir hikmet yüzünden böyle bir harekette bulunuyordu. 240
  • Yahut varlık, yokluk rüzgârları ile esip gelen bir bağ olduğundan her gün çarığını görmeyi istiyor,
  • Bu suretle de yokluk definesinin üstüne kurulan yapının kapısını açmak, o zevk yaşayışının yelini bulmak diliyordu.
  • Bu kaynağın malı, mülkü, atlası, çabuk yürüyüp giden cana bir zincirdir.
  • Buna kapılan, şu altın zinciri gördü de kapıldı, ruhu bir delik içinde kaldı, ovalara çıkamadı.
  • Görünüşü cennet ama hakikatte bir cehennem. Üstü güllü nakışlarla bezenmiş bir zehirli yılan. 245
  • İnanan kişiye cehennem zarar vermez ama oradan geçmemek daha iyidir ya.
  • Cehennem ona bir zeval vermez. Vermez ama herhalde cennet, onun için daha hoştur ya.
  • Ey noksan kişiler, şu gül yüzlülerden sakının. Onlarla konuşmaya kalktınız, düşüp kalkmaya başladınız mı anlarsınız ki onlar cehennemdir.
  • Bir Hintli köle, efendisinin kızına gizlice âşık olmuştu . Kızı, bir ulu adamın oğluna verdiler. Köle haber alınca hastalandı, yanıp yakılmaya başladı.Ne doktor,derdini anlıyordu,ne de onda söylemeye kudret vardı.
  • Zengin bir adamın Hintli bir kölesi vardı. Onu beslemiş, büyütmüş, Âdeta ölüyken diriltmişti.