English    Türkçe    فارسی   

6
2325-2349

  • Geceleyin aklım, benim buyruğum olmadan gitmezdi. Kuşlarım, tuzağımda dururdu. 2325
  • Can duraklarını bilir, uykumda da, uyanıkken de, sınandığım zaman da onları anlardım.
  • Bu işleri bağlayıp çözmek elimde değil, değil de yine de bu ululanmam, bu kendimi beğenmem nedir?
  • Gördüğümü görmemiş sandım da yine dua zembilini kaldırdım.
  • Ey kerem sahibi, elif gibi hiçbir şeyim yok... Mimin gözünden daha dar bir gönlüm var ancak.
  • Bu elif, bu mim, varlığımızın anasıdır. Anamız olan mimin eli dardır, elifse ondan daha yoksul! 2330
  • Elifin bir şeyi yok demek gaflettir, mim gibi gönlü daralmış bir hale gelmek akıl alâmetidir.
  • Kendimden geçtiğim zaman hiçim. Fakat aklım başıma geldi mi ıstıraplara düşer, kıvranır dururum.
  • Artık böyle bir hiçe bir şey yükleme. Böyle kıvrandıran şeye devlet adını takma.
  • Zaten beni iyileştirecek bir şeyim yok. Bu yüzlerce derde de vehimden uğradım.
  • Hiçbir şeyim yok, o haldeyim işte. Bana lûtfet. Zahmetler çektim, rahatlaştır beni, rahatımı arttır benim. 2335
  • Göz yaşlarıma gark oldum, üryan bir halde durmadayım. Senin kapını görecek göz yok bende.
  • Gözsüz kuluna rahmet et de gözyaşları, şu yazıda bir yeşillik, bir ot bitirsin.
  • Gözyaşım kalmazsa gözyaşı ihsan et. Peygamberin yaş dökücü gözleri gibi hani.
  • O bile bunca devletiyle, bunca ululuğuyla, bunca ileri oluşuyla beraber Tanrı kereminden gözyaşı istedi.
  • Artık benim gibi eli boş bir kâse yalayıcı, nasıl olur da kanlı gözyaşlarını iplik gibi salmaz? 2340
  • Öyle bir göz bile gözyaşına meftun olduktan sonra benim göz yaşlarım, yüzlerce ırmak olmalı.
  • Onun göz yaşlarının bir katrası, benim iki yüz ırmağımdan yeğdir. Çünkü o bir katrayla insanlar da kurtuldu, cinler de.
  • O cennet bahçesi bile yağmur isteyince çorak ve çirkin toprak nasıl istemez?
  • Kardeş, elini duadan ayırma. Kabul edilmiş, edilmemiş, bununla ne işin var senin?
  • Ekmek bile bu göz yaşına mâni olursa elini ekmekten yumak gerek. 2345
  • Kendine çeki düzen ver, çevikleş, yan yakıl da ekmeğini göz yaşlarınla pişir!
  • Hatifin, define arayan yoksula seslenmesi ve definenin hakikatini bildirmesi
  • O böyle dua edip dururken Tanrı’dan ilham geldi, bu müşküller açıldı.
  • Dendi ki: Hatif sana yaya bir ok koy, at dedi, yayın zıhını adamakıllı çek demedi ki.
  • Yayı iyice ta kulağına kadar çek demedi, bir ok koy,atıver dedi.