Eyaz, kibir korkusundan çekinirdi de onun için temkini, pek kuvvetli bir hale gelmişti.
زان قویتر بود تمکین ایاز ** که ز خوف کبر کردی احتراز
O tertemiz bir hale gelmişti. Kibrin, nefsin boynunu vurmuştu.
او مهذب گشته بود و آمده ** کبر را و نفس را گردن زده
Ya o düzenleri halka bir şey öğretmek için yapıyor, yahut korkudan uzak bir hikmet yüzünden böyle bir harekette bulunuyordu.240
یا پی تعلیم میکرد آن حیل ** یا برای حکمتی دور از وجل
Yahut varlık, yokluk rüzgârları ile esip gelen bir bağ olduğundan her gün çarığını görmeyi istiyor,
یا که دید چارقش زان شد پسند ** کز نسیم نیستی هستیست بند
Bu suretle de yokluk definesinin üstüne kurulan yapının kapısını açmak, o zevk yaşayışının yelini bulmak diliyordu.
تا گشاید دخمه کان بر نیستیست ** تا بیاید آن نسیم عیش و زیست
Bu kaynağın malı, mülkü, atlası, çabuk yürüyüp giden cana bir zincirdir.
ملک و مال و اطلس این مرحله ** هست بر جان سبکرو سلسله
Buna kapılan, şu altın zinciri gördü de kapıldı, ruhu bir delik içinde kaldı, ovalara çıkamadı.
سلسلهی زرین بدید و غره گشت ** ماند در سوراخ چاهی جان ز دشت
Görünüşü cennet ama hakikatte bir cehennem. Üstü güllü nakışlarla bezenmiş bir zehirli yılan.245
صورتش جنت به معنی دوزخی ** افعیی پر زهر و نقشش گل رخی
İnanan kişiye cehennem zarar vermez ama oradan geçmemek daha iyidir ya.
گرچه مؤمن را سقر ندهد ضرر ** لیک هم بهتر بود زانجا گذر
Cehennem ona bir zeval vermez. Vermez ama herhalde cennet, onun için daha hoştur ya.
گرچه دوزخ دور دارد زو نکال ** لیک جنت به ورا فی کل حال
Ey noksan kişiler, şu gül yüzlülerden sakının. Onlarla konuşmaya kalktınız, düşüp kalkmaya başladınız mı anlarsınız ki onlar cehennemdir.
الحذر ای ناقصان زین گلرخی ** که بگاه صحبت آمد دوزخی
Bir Hintli köle, efendisinin kızına gizlice âşık olmuştu . Kızı, bir ulu adamın oğluna verdiler. Köle haber alınca hastalandı, yanıp yakılmaya başladı.Ne doktor,derdini anlıyordu,ne de onda söylemeye kudret vardı.
حکایت غلام هندو کی به خداوندزادهی خود پنهان هوای آورده بود چون دختر را با مهتر زادهای عقد کردند غلام خبر یافت رنجور شد و میگداخت و هیچ طبیب علت او را در نمییافت و او را زهرهی گفتن نه
Zengin bir adamın Hintli bir kölesi vardı. Onu beslemiş, büyütmüş, Âdeta ölüyken diriltmişti.
خواجهای را بود هندو بندهای ** پروریده کرده او را زندهای
Bilgi ve edep belletmiş, gönlünde hüner ışığını yakmıştı.250
علم و آدابش تمام آموخته ** در دلش شمع هنر افروخته
Çocukluğundan beri nazla yetiştirilmiş, o iyilikçi adam, onu lütuf kucağında büyütmüştü.
پروریدش از طفولیت به ناز ** در کنار لطف آن اکرامساز
Bu zengin adamında güzel, gümüş bedenli, yaradılışı ahlâkı hoş bir kızı vardı.
بود هم این خواجه را خوش دختری ** سیماندامی گشی خوشگوهری
Kız, evlenme çağına girince kızı isteyenler, ona ağır nikâh parası vermeye başladılar.
چون مراهق گشت دختر طالبان ** بذل میکردند کابین گران
Her ulu adamdan kız istemeye bir görücü geliyordu.
میرسیدش از سوی هر مهتری ** بهر دختر دم به دم خوزهگری
Adam, malın sebatı yoktur, gece gelir, gündüz dağılıverir.255
گفت خواجه مال را نبود ثبات ** روز آید شب رود اندر جهات
Güzelliğin de değeri yoktur. Bir diken yarası ile renk solup sararıverir.
حسن صورت هم ندارد اعتبار ** که شود رخ زرد از یک زخم خار
Büyük bir adamın oğlu olmak da bir şey değil. Bu çeşit gençler mala mülke gururlanır.
سهل باشد نیز مهترزادگی ** که بود غره به مال و بارگی
Nice büyük adamların oğulları vardır ki kötülükte bulunur, yaptığı kötü iş yüzünden babasına bir âr olur.
ای بسا مهتربچه کز شور و شر ** شد ز فعل زشت خود ننگ پدر
Hünerli, bilgili kişi iyidir ama İblisten ibret al, ona da az tap.
پر هنر را نیز اگر باشد نفیس ** کم پرست و عبرتی گیر از بلیس
Onun da bilgisi vardı ama din aşkı yoktu, bu yüzden Âdem’in yalnız topraktan yaratılan suretini gördü.260
علم بودش چون نبودش عشق دین ** او ندید از آدم الا نقش طین
Ey emin kişi, bilgide ne kadar ileri gidersen git onunla gaybı gören gözün açılmaz ki!
گرچه دانی دقت علم ای امین ** زانت نگشاید دو دیدهی غیببین
Can gözü açık olmayan, sakaldan, sarıktan başka bir şey görmez, adamın ileri, yahut geri oluşunu, onu tarif edenden sorup öğrenir.
او نبیند غیر دستاری و ریش ** از معرف پرسد از بیش و کمیش