English    Türkçe    فارسی   

6
2440-2464

  • Fakat Musa’nın ayağı altında buz gibi eriyordu. Ne çukuru kaldı ne tepesi. 2440
  • Heybetten yerle bir oldu, tepesi de o heybetle eteğiyle birleşti.
  • Derken yine kendime geldim, gördüm ki Tur’la Musa, eskisi gidi durmakta.
  • Yalnız dağın eteğindeki çölde yüzleri Musa’ya benzeyen bir alay halk var.
  • Onun gibi onların ellerinde de birer asâ var, hırkası, tıpkı onların hırkasına benziyor. Hepside eteğini çemremiş kendi turuna gitmekte.
  • Hepsi ellerini duaya kaldırmış, “Rabbim bana görün” demeye koyulmuş. 2445
  • Sonra yine o dalgınlıktan kendime geldim, her birinin sureti bana başka türlü göründü.
  • Hepsi de Tanrı âşığı peygamberdi bunların. Bu suretle bana peygamberlerin birliği anlatılmış oldu.
  • Bu sırada yine o ulu melekleri gördüm. Kardan meydana gelmişti bunlar.
  • Bunlardan başka yardım dileyen bir halka melek daha vardı ki onlarda ateşten yaratılmışlardı.
  • O çıfıt böyle söyleyip duruyordu. Nice Yahudi vardır ki sonu iyi olur. 2450
  • Hiçbir kâfiri hor görmeyin. Müslüman olarak ölebilir olur ya.
  • Ömrünün sonundan ne haberin var ki ondan tamamı ile yüzünü çeviriyorsun.
  • Ondan sonra Hıristiyan söze geldi. Dedi ki: Rüyada Mesih göründü..
  • Onunla dördüncü kat göğe âlemin güneşinin bulunduğu durağa çıktım.
  • Gök kalelerinin şaşılacak şeylerini gördüm. Bu âlemdeki alâmetlere hiç benzemiyorlardı. 2455
  • Oğulların gökçeği, herkes bilir ki gökyüzünün hüneri, elbette yeryüzünden üstündür.
  • Öküz, deve ve koç, yolda bir deste ot buldular. Her biri ben yiyeceğim dedi.
  • Bir deve, bir öküz ve bir koç, yolda giderlerken bir bağ ot buldular.
  • Koç dedi ki: Bunu paylaşırsak hiç birimiz doymayacağız.
  • Fakat kimin ömrü daha artıksa bu otu o yesin.
  • Yaşlılara hürmet Mustafa’nın sünnetlerindendir çünkü. 2460
  • Aşağılık kişilerin hükmettiği bu devirde ise halk, yaşlıları iki yerde öne geçirirler.
  • Ya ateş gibi sıcak yemeğe buyur derler, yahut bakımsızlıktan yıkılacak dereceye gelen köprüde ileri sürerler.
  • Aşağılık kişiler kötü bir maksatları olmadıkça bir şeyhi, bir büyüğü, bir kılavuzu ağırlamazlar.
  • Onların hayırları budur, artık kötülüklerini var sen kıyas et.
  • Örnek