- Sopalı damlar, birinin başını yarıyor, öbürünün gömleğini yırtıyor, padişaha yol açıyorlardı.
- آن یکی را سر شکستی چوبزن ** و آن دگر را بر دریدی پیرهن
- O arada bir yoksul da yasakçılardan suçsuz olarak on sopa yedi.
- در میانه بیدلی ده چوب خورد ** بیگناهی که برو از راه برد
- Kanlar içinde kaldı. Padişaha yüz dönüp dedi ki: Şu apaçık zulme bak, gizlisini ne soruyorsun?
- خون چکان رو کرد با شاه و بگفت ** ظلم ظاهر بین چه پرسی از نهفت
- Camiye gidiyorsun gûya. Hayrın buysa şerrin ve kötülüğün nedir ey azgın?
- خیر تو این است جامع میروی ** تا چه باشد شر و وزرت ای غوی
- Bir pîr, aşağılık bir adamdan bir tek selâm işitmez ki nihayet ondan bir hayli derde uğramasın. 2470
- یک سلامی نشنود پیر از خسی ** تا نپیچد عاقبت از وی بسی
- Böyle bir kötü kişinin veliye musallat olmasındansa kurdun musallat olması daha iyidir.
- گرگ دریابد ولی را به بود ** زانک دریابد ولی را نفس بد
- Kurt, çok zâlimdir ama hiç olmazsa hilesi, düzeni yoktur.
- زانک گرگ ارچه که بس استمگریست ** لیکش آن فرهنگ و کید و مکر نیست
- Hilesi, aklı fikri olsa hiç tuzağa düşer mi? Hile insandadır tamamı ile.
- ورنه کی اندر فتادی او به دام ** مکر اندر آدمی باشد تمام
- Koç, öküzle deveye arkadaşlar dedi, mademki böyle bir ota rastladık.
- گفت قج با گاو و اشتر ای رفاق ** چون چنین افتاد ما را اتفاق
- Hadi bakalım her biriniz ömrünüzün başlangıcını söyleyin. Kim daha yaşlı anlaşılsın,öbürleri de sussun. 2475
- هر یکی تاریخ عمر ابدا کنید ** پیرتر اولیست باقی تن زنید
- Benim vücuda gelişim, İsmail’in koçu ile başlar. O vakitten beri varım ben.
- گفت قج مرج من اندر آن عهود ** با قج قربان اسمعیل بود
- Öküz, ben dedi, Âdem peygamber, bir öküzle çift sürüyordu ya, işte o vakit küçücüktüm.
- گاو گفتا بودهام من سالخورد ** جفت آن گاوی کش آدم جفت کرد
- Halkın atası Âdem’in yeryüzünde çift sürdüğü öküzle eşim ben.
- جفت آن گاوم که آدم جد خلق ** در زراعت بر زمین میکرد فلق
- Deve, öküzle koçtan bu sözleri duyunca çok şaşırdı. Başını indirip otu aldı.
- چون شنید از گاو و قج اشتر شگفت ** سر فرود آورد و آن را برگرفت
- Havaya kaldırdı. Hiçbir söz söylemeden o esrik deve,otu yedi, sonra dedi kİ: 2480
- در هوا بر داشت آن بند قصیل ** اشتر بختی سبک بیقال و قیل
- Benim için doğum tarihine zaten hacet yok. Bende bu çeşit gövde ve bu uzun boy varken buna ne hacet?
- که مرا خود حاجت تاریخ نیست ** کین چنین جسمی و عالی گردنیست
- Yavrum, herkes bilir ki ben, sizden küçük değilim.
- خود همه کس داند ای جان پدر ** که نباشم از شما من خردتر
- Akıl, fikir sahipleri, bilirler ki yaratılışım sizden üstündür.
- داند این را هرکه ز اصحاب نهاست ** که نهاد من فزونتر از شماست
- Hıristiyan da, hepiniz bilirsiniz ki dedi bu yüce gök, şu eski yeryüzünden yüzlerce defa geniştir.
- جملگان دانند کین چرخ بلند ** هست صد چندان که این خاک نژند
- Nerede gökyüzünün acayip genişlikleri, nerede şu yerin köşeleri, bucakları? 2485
- کو گشاد رقعههای آسمان ** کو نهاد بقعههای خاکدان
- Müslümanın, arkadaşları olan Yahudi ve Hıristiyana gördüğü rüyayı söylemesi ve onların hayıflanmaları
- جواب گفتن مسلمان آنچ دید به یارانش جهود و ترسا و حسرت خوردن ایشان
- Müslüman, bunu üzerine dedi ki: Dostlar, sultanım Mustafa zuhur etti.
- پس مسلمان گفت ای یاران من ** پیشم آمد مصطفی سلطان من
- Bana dedi ki: Onların birisi Tur’a gitti, Tanrı Kelim’ine arkadaş oldu, aşk tavlası oynamaya girişti.
- پس مرا گفت آن یکی بر طور تاخت ** با کلیم حق و نرد عشق باخت
- Öbürünü de sahip kıran İsa aldı, dördüncü kat göğe çıkardı.
- وان دگر را عیسی صاحبقران ** برد بر اوج چهارم آسمان
- Kalk a arda kalmış zarar görmüş adam! Bari o helva ile yahniyi sen ye.
- خیز ای پس ماندهی دیده ضرر ** باری آن حلوا و یخنی را بخور
- O hünerli, sanatlı kişiler, koştular; devlet ve mevki mektubunu okudular. 2490
- آن هنرمندان پر فن راندند ** نامهی اقبال و منصب خواندند