English    Türkçe    فارسی   

6
2487-2511

  • Bana dedi ki: Onların birisi Tur’a gitti, Tanrı Kelim’ine arkadaş oldu, aşk tavlası oynamaya girişti.
  • Öbürünü de sahip kıran İsa aldı, dördüncü kat göğe çıkardı.
  • Kalk a arda kalmış zarar görmüş adam! Bari o helva ile yahniyi sen ye.
  • O hünerli, sanatlı kişiler, koştular; devlet ve mevki mektubunu okudular. 2490
  • O iki faziletli er, lûtuf ve ihsanlar buldular, meleklere karıştılar.
  • Ey arda kalmış sâf ve bön! Kalk, sıçra da helva kâsesinin başına otur!
  • Bu sözü duyunca Hıristiyan’la Yahudi a haris dediler, yoksa helvayı yedin mi?
  • Müslüman, “O emrine itaat edilen padişah, emredince ben kimim ki buyruğuna uymayayım?
  • Sen Yahudi’sin Musa’nın emrinden baş çekebilir misin? Seni iyi ve kötü bir şeye koşsa emrinden nasıl olur da dışarı çıkabilirsin? 2495
  • Sen de Mesih’e tâbisin, hayır veya şer, herhangi bir işte Mesih’in emrine karşı durabilir misin?
  • E... Artık ben nasıl olur da peygamberlerin övündüğü Peygamberimin emrinden dışarı çıkabilirim? Helvayı yedim tabiî, şimdi de sarhoşum işte!” dedi.
  • Bunun üzerine vallahi dediler, rüya, senin rüyan. Bu gördüğün rüya, bizim yüzlerce rüyamızdan üstün.
  • Ey neşeli zat, senin uykun, uyanıklık. Rüyanın eserini uyanıklıkla bile görüyorsun.
  • Sen de faziletten, yiğitlikten, hünerden geç, iş hizmette ve güzel huydadır. 2500
  • Tanrı, bizi bunun için meydana getirdi. “İnsanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım, cinleri de” dedi.
  • Samiri’nin hüneri, neyini fazlalaştırdı ki? O hüner kendisini Tanrı kapısından sürdürdü.
  • Kaarun’un başına kimya bilgisinden neler geldi? Seyret de bak. Yer, onu ta dibine kadar çekti.
  • Ebülhakem, hünerinden ne elde etti? Küfrüyle inkârıyle baş aşağı cehenneme gitti.
  • Hüner odur ki ateşi apaçık göresin; duman ateşe delalet eder demeyesin bunu böyle bil! 2505
  • Senin delilin hakikatte hekimin delilinden daha kokmuştur.
  • Oğul, senin delilin bundan başka bir şey değilse pislik ye, sidiğe bak dur.
  • Delilin, asâya benzer senin. Elindedir de körlüğünden göremediğin şeyleri, güya onunla anlarsın.
  • Bu gürültüyü, bu kap tutu göremiyorum, beni mazur tut diyorsun âdeta.
  • Tirmiz padişahı Seyyid’in “ Kim filân işi görmek üzere Semerkand’a üç yahut dört günde gidebilirse ona elbise, at, köle ce cariyeyle şu kadar altın vereceğim” diye tellâl çağırtması, köyde bulunan Delkak’ın bunu duyup “Ben gidemem, bu iş benim işim değil” diye padişaha müracaat etmesi
  • Delkak, Tirmiz’de padişah olan Seyyid’in her şeyi bilen akıllı bir maskarasıydı. 2510
  • Padişahın Semerkant’da mühim bir işi vardı. O işi derhal yapıp gelecek bir adam aradı.