English    Türkçe    فارسی   

6
2500-2524

  • Sen de faziletten, yiğitlikten, hünerden geç, iş hizmette ve güzel huydadır. 2500
  • Tanrı, bizi bunun için meydana getirdi. “İnsanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım, cinleri de” dedi.
  • Samiri’nin hüneri, neyini fazlalaştırdı ki? O hüner kendisini Tanrı kapısından sürdürdü.
  • Kaarun’un başına kimya bilgisinden neler geldi? Seyret de bak. Yer, onu ta dibine kadar çekti.
  • Ebülhakem, hünerinden ne elde etti? Küfrüyle inkârıyle baş aşağı cehenneme gitti.
  • Hüner odur ki ateşi apaçık göresin; duman ateşe delalet eder demeyesin bunu böyle bil! 2505
  • Senin delilin hakikatte hekimin delilinden daha kokmuştur.
  • Oğul, senin delilin bundan başka bir şey değilse pislik ye, sidiğe bak dur.
  • Delilin, asâya benzer senin. Elindedir de körlüğünden göremediğin şeyleri, güya onunla anlarsın.
  • Bu gürültüyü, bu kap tutu göremiyorum, beni mazur tut diyorsun âdeta.
  • Tirmiz padişahı Seyyid’in “ Kim filân işi görmek üzere Semerkand’a üç yahut dört günde gidebilirse ona elbise, at, köle ce cariyeyle şu kadar altın vereceğim” diye tellâl çağırtması, köyde bulunan Delkak’ın bunu duyup “Ben gidemem, bu iş benim işim değil” diye padişaha müracaat etmesi
  • Delkak, Tirmiz’de padişah olan Seyyid’in her şeyi bilen akıllı bir maskarasıydı. 2510
  • Padişahın Semerkant’da mühim bir işi vardı. O işi derhal yapıp gelecek bir adam aradı.
  • “Beş günde oraya gidip gelecek ve bana haber getirecek olana hazineler vereceğim” diye tellal çağırttı.
  • Delkak, köydeydi. Bunu duyunca eşeğine bindi. Tirmiz’e doğru koşturmaya başladı.
  • Öyle koşturuyordu ki eşek sakatlandı. Ata bindi at da çatladı.
  • Nihayet yol tozlarına bulanmış bir halde Tirmiz’e gelip divana girdi. Vakitsiz olmakla beraber padişahın huzuruna girmek istedi. 2515
  • Divana bir fısıltıdır düştü. Padişah da vehimlendi âdeta.
  • Şehrin ileri gelenleri de ürktüler, geri kalanları da. Acaba diyorlardı, ne fitne ne kötülük çıktı?
  • Kuvvetli bir düşman mı kast etti bize, yoksa kaza ve kaderden helâk edici bir felakete mi uğradık?
  • Ne oldu da Delkak, köyden kalktı, böyle aceleyle yola düştü, yolda birkaç tane Arap atını çatlattı?
  • Halk, padişahın sarayının kapısına toplandı. Bakalım Delkak, böyle acele niçin geldi diye bekliyorlardı. 2520
  • Onun acelesinden, o telaşından Tirmiz’de bir gürültüdür koptu.
  • Biri iki eliyle dizlerini dövüyor, öbürü eyvahlar olsun, başımıza gelenler nedir, diye bağırıyordu.
  • Herkes, korkudan, gürültüden bir felaket düşünmede, bir başka çeşit düşünceye kapılmada, yüzlerce hayallere düşmedeydi.
  • Hırkamıza düşen bu ateş nedir, diye herkes aklınca bir şeyler kuruyordu.