Beni sevindir, vakitli vakitsiz kerem eder anarsın lûtfedersin.
از مروت باشد ار شادم کنی ** وقت و بیوقت از کرم یادم کنی
Ey iyiliğimi isteyen, buluşmak için yirmi dört saatte bir kuşluk çağını tâyin ettin.
در شبانروزی وظیفهی چاشتگاه ** راتبه کردی وصال ای نیکخواه
Fakat ciğerim yanıyor, beş yüz kere susuzum, her susuzluğumda bir öküz açlığı var âdeta.2690
پانصد استسقاستم اندر جگر ** با هر استسقا قرین جوع البقر
Benim derdimden haberin bile yok. Mevkiinin zekâtını ver de bu yoksula bir bak.
بینیازی از غم من ای امیر ** ده زکات جاه و بنگر در فقیر
Bu bîedep yoksul, buna lâyık değil ama senin umumî lûtfun, bundan çok üstün.
این فقیر بیادب نا درخورست ** لیک لطف عام تو زان برترست
Herkese lûtfetmektesin. Lûtfetmen için bir lüzuma hacet yok. Güneş, pisliklere de vurur.
مینجوید لطف عام تو سند ** آفتابی بر حدثها میزند
Fakat nuruna bir ziyan gelmez. O pislik, onun hararetiyle kurur, odun haline gelir.
نور او را زان زیانی نابده ** وان حدث از خشکیی هیزم شده
Bu yüzden de bir külhana girer, nurlanır, hamamın kapısını duvarını kızdırır, parlatır.2695
تا حدث در گلخنی شد نور یافت ** در در و دیوار حمامی بتافت
Pisken bezenir, nurlanır. Çünkü güneş, ona öyle bir afsun okumuştur işte.
بود آلایش شد آرایش کنون ** چون برو بر خواند خورشید آن فسون
Güneş yeryüzünün içini de kızdırır da artakalan pislikleri yer.
شمس هم معدهی زمین را گرم کرد ** تا زمین باقی حدثها را بخورد
Bu pislikler, bu suretle toprağın cüzü olur, ondan otlar biter. İşte Tanrı da kötülükleri iyiliklere böyle çevirir.
جزو خاکی گشت و رست از وی نبات ** هکذا یمحو الاله السیات
Güneş en kötü şey olan pisliğe bunu yaparsa yeşilliklere, güllere, nergislere neler yapmaz?
با حدث که بترینست این کند ** کش نبات و نرگس و نسرین کند
Bir düşün, Tanrı da ibadet güllerine karşılık ne vefada bulunur, ne mükâfatlar verir, ne ihsanlar eder.2700
تا به نسرین مناسک در وفا ** حق چه بخشد در جزا و در عطا
Kötülüklere böyle elbiseler verirse temizlere neler bağışlar?
چون خبیثان را چنین خلعت دهد ** طیبین را تا چه بخشد در رصد
Tanrı onlara gözlerin görmediği şeyler verir. Dile, lûgata sığmaz lûtuflar eder.
آن دهد حقشان که لا عین رات ** که نگنجد در زبان و در لغت
Biz kimiz ki bu derece lûtfu hak edelim? Gel sevgili, güzel huyunla benim günümü de aydınlat.
ما کییم این را بیا ای یار من ** روز من روشن کن از خلق حسن
Çirkinliğime, kötülüğüme bakma. Dağdaki yılan gibi zehirlerle doluyum ben.
منگر اندر زشتی و مکروهیم ** که ز پر زهری چو مار کوهیم
Ben çirkinim, huylarım da tamamı ile çirkin. Beni diken olarak dikti, artık ben nasıl gül olabilirim?2705
ای که من زشت و خصالم جمله زشت ** چون شوم گل چون مرا او خار کشت
Dikene güldeki güzelliğin ilk baharını ver. Bu yılana tavus güzelliğini sen ihsan et.
نوبهار حسن گل ده خار را ** زینت طاووس ده این مار را
Çirkinliğin son derecesine varmışım ben. Fakat senin lûtfun da ihsan etmede son derecededir.
در کمال زشتیم من منتهی ** لطف تو در فضل و در فن منتهی
Bu kötülüğün çirkinliğin son derecesine varmış olan kulun hacetini, son derecede olan lûtfunla reva et ey usul boylu selvilerin bile haset ettikleri güzel!
حاجت این منتهی زان منتهی ** تو بر آر ای حسرت سرو سهی
Ben ölürsem yine senin lûtfun, bana gözyaşı döker, kerem sahibisin, buna ihtiyacın yoktur ama yine sen ağlarsın bana.
چون بمیرم فضل تو خواهد گریست ** از کرم گرچه ز حاجت او بریست
Mezarımın başında çok oturursun. O güzel gözlerinden çok yaşlar akar.2710
بر سر گورم بسی خواهد نشست ** خواهد از چشم لطیفش اشک جست
Mahrumiyetime ağlar, mazlumluğuma gözlerini yumup yaş dökersin sen.
نوحه خواهد کرد بر محرومیم ** چشم خواهد بست از مظلومیم
İyisi mi o lûtufların birazcığını şimdi yap. O sözleri, şimdi benim kulağıma küpe et.
اندکی زان لطفها اکنون بکن ** حلقهای در گوش من کن زان سخن