English    Türkçe    فارسی   

6
2721-2745

  • Hep buradan da ak da ırmak kıyısı bu akar suyla gülsün, kenarlarında yaseminler boy atsın.
  • Uzaktan ırmak kıyısında sarhoş yeşillikler gördün mü bil ki orada su vardır.
  • Tanrı “Gönüllerindeki yüzlerinden anlaşılır” dedi. Yeşillikte yağmuru suyu anlatır.
  • Yağmur gece yağarsa kimse görmez. Çünkü herkes uykuya dalmıştır.
  • Ama her güzel gül bahçesi gizli bir yağmura delâlet eder. 2725
  • Kardeşim ben toprak hayvanlarındanım, sen su hayvanlarından. Fakat rahmet ve ihsan padişahısın.
  • Öyle lûtfet, öyle bir ihsan da bulun ki arada bir huzuruna gelebileyim.
  • Irmak kıyısında seni canla başla çağırıyorum ama sen merhamet edip cevap vermiyorsun.
  • Suya dalmama imkân yok. Çünkü terkibim topraktan meydana gelmiş.
  • Ya bir elçi gönder, yahut kerem et, bir nişâne ver de benim sesimi sana ulaştırsın. 2730
  • Bu iş için o iki dost konuşup görüştüler. Nihayet şuna karar verdiler:
  • Bir uzun ip bulacaklardı. Bu ipin çekişi, onların sırrını birbirine duyuracaktı.
  • Fare, ipin bir ucunu sana karşı iki büklüm olan bu kulun ayağına bağlarız, öbür ucunu da senin ayağına.
  • Bu suretle ikimiz, birbirimize ulanmış, bağlanmış oluruz; bir bedendeki can gibi birbirimize karışırız dedi.
  • Beden de canın ayağında bir ipe benzer, onu gökyüzünden yere çeker durur. 2735
  • Can kurbağası, kendinden geçme suyuna hoş bir surette dalmışken, beden faresinden güzelce kurtulmuşken.
  • Beden faresi o iple yine onu çeker. Can, bu çekişten ne acılar tadar!
  • Beyni kokmuş farenin çekişi olmasaydı kurbağa, suyun içinde rahatça yaşardı.
  • Bunun ötesini, gündüz olup da ecel uykusundan uyanınca güneşe nurlar bağışlayandan duyarsın.
  • İpliğin bir ucunu benim ayağıma bağla, öbür ucunu kendi ayağına düğümle 2740
  • De bu kupkuru yerde iktiza edince ipi çekebileyim, sen de bu vesileyle benim derdimi anlayasın dedi.
  • Bu söz kurbağanın gönlüne acı geldi. Bu pis beni bağlıyor galiba dedi.
  • İyi adamın gönlüne kötü bir düşünce geldi mi bu boş değildir, bir aslı vardır bunun.
  • O anlayışı vehim sayma, Tanrı anlayışı bil. Gönüldeki nur, onu külli levihten okumuş, anlamıştır.
  • Biliyorsun ya, filcinin o kadar çalışmasına, korkunç bir surette bağırıp çağırmasına rağmen fil, Tanrı evine gitmemişti. 2745