English    Türkçe    فارسی   

6
2812-2836

  • Senin izinden uçup duran gönül doğanı da sayısız ihsanlarla uğradı, gözün, bir kerecik ona düştü.
  • Burnu bir koku aldı, kulağı senin nağmelerini duydu. Her duygusu, muayyen olamayan nasipler elde etti.
  • Sen, hangi duyguya gayb âleminin yolunu açarsan o duygu, artık eskimez, yıpranmaz, ölmez.
  • Mülk senindir. Duyguya bir şey ihsan edersin; o duygu, öbür duygulara padişahlık eder. 2815
  • Sultan Mahmud’un bir gece, hırsızların arasına düşerek “ Ben de sizlerdenim “ demesi ve onların hallerini anlaması
  • Sultan Mahmut, bir gece yalnız başına şehri dolaşırken bir bölük hırsıza rastladı.
  • Hırsızlar ey vefalı adam dediler, sen kimsin? Sultan Mahmut, ben de sizlerden biriyim diye cevap verdi.
  • Hırsızların biri, ey daima hileye düzene baş vuranlar, hadi bakalım,her birimiz hünerini söylesin.
  • Yaratılışta ne hüner ne marifet var? Şu gece vakti arkadaşlarına anlatsın dedi.
  • Birisi dedi ki: Ey hünerini göstermeye kalkışan kavim, benim kulaklarımda bir hassa vardır. 2820
  • Köpek havladı mı, ne diyor, anlarım. Öbürleri, bu iki metelik eder ancak dediler.
  • Bir başkası ey altına tapanlar, benim bütün hassam gözümdedir.
  • Geceleyin karanlıkta kimi görsem, hiç şüphe yok, onu gündüz tanırım dedi.
  • Başka biri, benim hünerim kolumdadır. Kolumun kuvvetiyle duvarları delerim dedi.
  • Başka biri dedi ki: Benim marifetim burnumda. İşim, toprakları koklamaktır. 2825
  • “İnsanlar madenlere benzerler” sırrına ermişim. Peygamber, onu ne için söylemişti.
  • Ben, toprağın bedeninde ne kadar para var, ne madeni gizli anlarım.
  • Bir yerde sayısız altın gizli, öbür tarafın masrafı, gelirinden fazla meselâ, derhal bilirim.
  • Mecnun gibi toprağı koklarım, yanılmaksızın Leylâ’nın bulunduğu toprağı bulurum.
  • Her gömleği koklar, içinde Yusuf mu var, şeytan mı anlarım. 2830
  • Ahmet gibi hani. O da Yemen’den koku alırdı ya. Benim de şu burnum, o nasibe erişmiştir işte.
  • Hangi toprak altına komşu, hangisi sıfırdan ibaret. Beş para etmez? Bu, bana malûm olur.
  • Bir başkası da benim hünerim de dedi, elimdedir. Dağ tepesine kadar kement atarım.
  • Ahmet gibi... Onun canı da bir kement attı, kemendi ta göğe ulaştı.
  • Tanrı dedi ki: Ey gökyüzündeki Beyt-i Mâmur’a kement atan, atışı benden bil. “Attığın vakit sen atmadın ben attım” 2835
  • Nihayet dediler ki: Ey yüce ve vefalı dost, sen de söyle. Senin ne hünerin ne marifetin var?