Acaba o şekerler saçan dudak nerede? O güzel cevapların, o sırların hani?
ای عجب کو لعل شکربار تو ** وان جوابات خوش و اسرار تو
O şeker çiğneyen akik dudaklar, o müşküllerimizdeki kilitlerin anahtarı ne oldu?
ای عجب کو آن عقیق قندخا ** آن کلید قفل مشکلهای ما
Nerede o zülfikar gibi sözler, nerede o akılları kararsız bir hale getiren laflar?
ای عجب کو آن دم چون ذوالفقار ** آنک کردی عقلها را بیقرار
Yuvasını arayan kumru gibi niceye bir “ Kü- Kü nerede, nerede” deyip duracaksın?
چند همچون فاخته کاشانهجو ** کو و کو و کو و کو و کو و کو
Nerede? Rahmet sıfatlarının bulunduğu yerde Kudretten arılıktan akıldan ve anlayıştan ibaret olan alemde?3315
کو همانجا که صفات رحمتست ** قدرتست و نزهتست و فطنتست
Nerede olacak? Aslanın daima ormanda oluşu gibi o da gönlüyle düşüncesinin daima bulunduğu alemde.
کو همانجا که دل و اندیشهاش ** دایم آنجا بد چو شیر و بیشهاش
Nerede olacak Kadının erkeğin dert ve mihnet zamanı ümit bağladığı cihanda.
کو همانجا که امید مرد و زن ** میرود در وقت اندوه و حزن
Nerede olacak? İnsan hastalanınca sıhhat ümidiyle göz diktiği yerde.
کو همانجا که به وقت علتی ** چشم پرد بر امید صحتی
Bir kötülüğü gidermek için yalvardığın bir harmanı savurmak bir gemiyi sürmek için rüzgar beklediğin alemde.
آن طرف که بهر دفع زشتیی ** باد جویی بهر کشت و کشتیی
Gönlün işaret ettiği dilin “ Ey o” diye dile getirdiği yerde.3320
آن طرف که دل اشارت میکند ** چون زبان یا هو عبارت میکند
Nereden, nerede diye aramaya lüzum yok, Tanrıyla iste, keşke ben de çulhalar gibi hep mekik deyip dursam bu sırrı bilen aklı dileseydim.
او معالله است بی کو کو همی ** کاش جولاهانه ماکو گفتمی
Aklımız doğuyu da görür batıyı da. Akıldan ruhlara yüzlerce çeşit şimşekler çakar.
عقل ما کو تا ببیند غرب و شرق ** روحها را میزند صد گونه برق
O, köpüklü bir denizle beraber kabardı, kıyıyı kapladı. Sonra denizle beraber çekildi. Kıyıyı kaplayışı geçti, çekilişi kaldı!
جزر و مدش بد به بحری در زبد ** منتهی شد جزر و باقی ماند مد
Dokuz bin altın borcum var. elimden tutanım yok. Elimde yalnız bütün şehirden toplanmış yüz altın var, işte bu kadar!
نه هزارم وام و من بی دسترس ** هست صد دینار ازین توزیع و بس
Tanrı, seni çekti aldı. Ben bu kargaşalıklar içinde kaldım. Ey toprağı bile güzel zat, ümitsiz bir halde gidiyorum.3325
حق کشیدت ماندم در کشمکش ** میروم نومید ای خاک تو خوش
Seni hasretinle iştiyakınla dolu olan kuluna bir himmet et ey yüzü de eli de himmeti de kutlu zat!
همتی میدار در پر حسرتت ** ای همایون روی و دست و همتت
Kaynağın, ırmakların başına geldim, fakat orada su yerine kan buldum.
آمدم بر چشمه و اصل عیون ** یافتم در وی به جای آب خون
Gök, o gök, fakat ay ışığı o ay ışığı değil. Irmak o ırmak, fakat su o su değil!
چرخ آن چرخست آن مهتاب نیست ** جوی آن جویست آب آن آب نیست
İhsan sahipleri var ama o tertemiz ihsan sahibi nerede? Yıldızlar var ama hani o güneş?
محسنان هستند کو آن مستطاب ** اختران هستند کو آن آفتاب
Ey saygı değer zat, en Tanrı’ya gittin, bari ben de Tanrıya gideyim.3330
تو شدی سوی خدا ای محترم ** پس به سوی حق روم من نیز هم
Bütün devirlerde gelip geçenlerin toplandıkları yer, bayrağın dibidir, orası ne güzel bir topluluk yeridir. Tanrı “ Her şey tapımızda toplanır” der. Tanrı topluluk yeridir.
مجمع و پای علم ماوی القرون ** هست حق کل لدینا محضرون
Resimler ister haberdar olsunlar, ister olmasınlar, hepsi de ressamın elinde toplanır.
نقشها گر بیخبر گر با خبر ** در کف نقاش باشد محتصر
O nişansız Tanrı anbean onların düşünce sahifesinde bir şeyler yazar, yazdıklarından bir kısmını siler durur.
دم به دم در صفحهی اندیشهشان ** ثبت و محوی میکند آن بینشان