Çünkü padişahı çeken zaten fatihaydı. Fatiha bir muradın olmasında, bir kötülükten kurtulmada birebirdir, ama onu bu derde sokan, fatihanın sahibi Tanrıydı.3355
زانک او را فاتحه خود میکشید ** فاتحه در جر و دفع آمد وحید
Göze bir başkasını gösterirse bu onun işidir. Gözden kendisinden başkası kaybolur, göz yalnız Hakk’ı görürse bu da onun uyandırmasıdır.
گر نماید غیر هم تمویه اوست ** ور رود غیر از نظر تنبیه اوست
Padişah, iyice anladı ki gönlünün akması Tanrıdan. Tanrının işi her an eşsiz örneksiz şeyler yaratmaktır.
پس یقین گشتش که جذبه زان سریست ** کار حق هر لحظه نادر آوریست
Onun hilesiyle taştan öküze , taştan ata tapar, secde ederler.
اسپ سنگین گاو سنگین ز ابتلا ** میشود مسجود از مکر خدا
Kafire göre putun bir ikincisi olamaz. Halbuki putta ne bir kudret vardır, ne bir ruhaniyet.
پیش کافر نیست بت را ثانیی ** نیست بت را فر و نه روحانیی
Öyle olduğu halde o gizliden gizli gönülleri çekip duran nedir? O, bu aleme başka bir alemden parlamadadır.3360
چست آن جاذب نهان اندر نهان ** در جهان تابیده از دیگر جهان
Bu pusuyu akıl da görmez can da. Ben göremiyorum sen görebiliyorsan gör.
عقل محجوبست و جان هم زین کمین ** من نمیبینم تو میتوانی ببین
Harzemşah, gezintiden dönünce saltanat erkanının ileri gelenlerine sırrını açtı.
چونک خوارمشه ز سیران باز گشت ** با خواص ملک خود همراز گشت
Derhal, çavuşlara o atı. Beyden alıp getirmelerini emretti.
پس به سرهنگان بفرمود آن زمان ** تا بیارند اسپ را زان خاندان
Çavuşlar ateş gibi koşup vardılar. Dağ gibi olan o bey yüne döndü adeta.
همچو آتش در رسیدند آن گروه ** همچو پشمی گشت امیر همچو کوه
Dertten elemden canı ağzına geldi. imadülmülk’ten başka derdine derman olacak kimseyi göremedi.3365
جانش از درد و غبین تا لب رسید ** جز عمادالملک زنهاری ندید
İmadülmülk onun bayrağıydı. Herkes onun altına gelirdi; her zulüm gören dertten ölüm haline gelen koşar, ona başvururdu.
که عمادالملک بد پای علم ** بهر هر مظلوم و هر مقتول غم
Ulular içinde ondan daha saygılısı ondan daha üstünü yoktu. Padişahın tapısında adeta bir peygamberdi.
محترمتر خود نبد زو سروری ** پیش سلطان بود چون پیغامبری
Vezirliğe tamahı yoktu. Soyu sopu temizdi zahitti, ibadet ehliydi, geceleri kalkar, Tanrıya ibadette bulunurdu, cömertlikte de sanki bir hatemdi.
بیطمع بود او اصیل و پارسا ** رایض و شبخیز و حاتم در سخا
Rey ve tedbiri pek kutluydu. Her hususta reyi sınanmıştı.
بس همایونرای و با تدبیر و راد ** آزموده رای او در هر مراد
Can vermede de cömertti. Mal vermede de. Yeni ay gibi gayb güneşini dilerdi.3370
هم به بذل جان سخی و هم به مال ** طالب خورشید غیب او چون هلال
Beylikte garipti kimsesizdi. Yokluk ve Tanrı sevgisi sıfatlarında gizlenmişti.
در امیری او غریب و محتبس ** در صفات فقر وخلت ملتبس
Her ihtiyaç sahibine baba gibiydi. Padişahın tapısında şefaatçiydi her zararı def ederdi.
بوده هر محتاج را همچون پدر ** پیش سلطان شافع و دفع ضرر
Kötüleri, Tanrı hilmi gibi örterdi. Hasılı huyu halkın huyundan bambaşka ve tamamıyla aykırıydı.
مر بدان را ستر چون حلم خدا ** خلق او بر عکس خلقان و جدا
Kaç kere vezirliği bırakıp ibadet için yalnızca dağlara yönelmişti de padişah yüzlerce niyazlarda bulunarak onu önlemişti.
بارها میشد به سوی کوه فرد ** شاه با صد لابه او را دفع کرد
Her an yüzlerce suça şefaat etse padişah ondan utanır şefaatini kabul ederdi.3375
هر دم ار صد جرم را شافع شدی ** چشم سلطان را ازو شرم آمدی
O bey adalet ve insaf sahibi imadülmülk’ ün yanına baş açık bir halde koştu, başına topraklar serpiyordu.
رفت او پیش عماد الملک راد ** سر برهنه کرد و بر خاک اوفتاد
Dedi ki : Haremde neyim var neyim yoksa hepsini alsın yağmacılara buyursun, varımı yoğumu yağma ettirsin.
که حرم با هر چه دارم گو بگیر ** تا بگیرد حاصلم را هر مغیر
Fakat şu bir tek at yok mu o benim canımdır. Ey beni seven hayrımı isteyen! İyice bil ki onu alırsa öldüm ben.
این یکی اسپست جانم رهن اوست ** گر برد مردم یقین ای خیردوست
Bu atı elimden alırsa muhakkak biliyorum ki yaşayamam artık.
گر برد این اسپ را از دست من ** من یقین دانم نخواهم زیستن