English    Türkçe    فارسی   

6
3379-3403

  • Bu atı elimden alırsa muhakkak biliyorum ki yaşayamam artık.
  • Tanrı sana bu yakınlığı ihsan etmiş ey Mesih hemen elinle başımı okşa. 3380
  • Kadına da sabrederim, altınım akarım gitse de aldırmam. Bu ne uydurma laf, ne de hile.
  • Eğer inanmazsan bu hararetimi yalan sanırsan hazırım, sına; sözü doğru mu yalan mı anla!
  • İmadülmülk bu hali gördü gözleri yaşardı, ağladı. Gözlerini silerek perişan bir halde padişahın tapısına koştu.
  • Padişahın huzurunda durdu. Ağzını yumdu, fakat içinden kulların Tanrısına gizlice yalvarıyordu.
  • Ayakta duruyor fakat sultanının içinden geçirdiği şeyleri duyuyordu. Gönlünden şunları düşünmekte Tanrıya şöyle niyaz etmekteydi: 3385
  • Yarabbi, o genç, eğri yola gittiyse affet. Senden başkasına sığınmak doğru değil.
  • Fakat sen onun yaptığını bakma, sana layık olanı yap. O tutsak olan kullardan halas olmasını beklemede, fakat sen halas et onu.
  • Çünkü bu halkın hepsi de muhtaçtır yoksulundan tut da padişahına kadar hepsi.
  • Yüceliklere sahip dururken bir mumdan, bir mum yalımından yol bulmayı ummak..
  • Güzelim parlak güneş meydandayken mumla kandilden ayrılmak istemek! 3390
  • Fakat şüphe yok ki bizim şanımız, edebi terk etme, nimete karşı küfranda bulunma, heva ve hevesinize uymadır.
  • Akıllıların çoğu düşünceye daldığı zaman yarasa gibi karanlığı sever.
  • Geceleyin yarasa, bir kurtcağız yese, o kurtu bile can güneşi beslemiş, yetiştirmiştir.
  • Yarasa geceleyin o kurtu yiyip sarhoş olduysa, kurt, yine güneş yüzünden canlanmıştır.
  • Işığı, aydınlığı meydana getiren güneş, düşmanını bile doyurmadadır. 3395
  • Fakat yarasa olmayan iri doğan kuşunun açık gözü doğru yolu görür, aydındır.
  • O da yarasa gibi geceleyin gelişmek istese o vakit güneş, edebe sokmak için kulağını çeker.
  • Der ki. Tutalım o inatçı yarasanın bir illeti var, ya sana ne oldu?
  • Sana bir dert vereyim, seni bir zahmete sokayım da bir daha güneşten çekinmeyesin!
  • Yusuf-u Sıddıyk’ın Tanrı rahmet etsin, Tanrı’dan başkasından yardım istemesi ve “Beni efendine söyle” demesi yüzünden zindanda beş küsur yıl kalması ve bu sözünün cezasını çekmesi
  • Yusuf da, zindanda bulunan birisine yalvardı, yakardı. 3400
  • Ondan yardım diledi, dedi ki: Buradan çıkınca ve Padişahın tapısında işin düzelince,
  • O azizin huzurunda beni an, halimi söyle de beni bu hapisten kurtarsın.
  • Hiç sıkıntı içinde bulunan bir mahpus nasıl olur da başka bir mahpusu kurtarabilir?