English    Türkçe    فارسی   

6
338-362

  • Fakat Allah emri ile dilersen caizdir. Çünkü o çeşit istek, peygamberlerin yoludur.
  • Sevgili emredince kötü kalmaz. Küfür onun için olursa iman kesilir.
  • Onun emri ile olan kötülük, bütün âlem iyiliklerinden üstündür. 340
  • Sedefin kabuğu paralanırsa ilenme, onda yüz binlerce inci vardır.
  • Bu sözün sonu gelmez, dön de padişaha gel. Doğan kuşuna benze.
  • Halis altın gibi dükkâna çık da ilenmeden, kınamadan kurtul.
  • Bir suret, gönüle girdi mi insan, sonunda nedamete düşer, o suretten bezer.
  • Sonunda herkes, kapıldığı suretten tövbe eder, fakat yine unutuş gelir, onu o yana çeker. 345
  • Pervane gibi uzaktan o ateşi nur görür, yükünü o tarafa çeker.
  • Fakat geldi mi kanadı yanıp kaçar. Kaçar ama çocuklar gibi yine gelir, yaraya tuz eker.
  • Yine zanna, tamaha düşer, derhal kendisini o ateşe atar.
  • Yine yanar, sıçrar. Fakat yine gönlündeki hırs, kendisine yandığını unutturur, sarhoş eder.
  • Hintli köle gibi bezdi de o işten vazgeçti mi işte o zaman yanmaktan kurtulur. 350
  • Ey geceleri aydınlatan ay gibi yüzü parlak güzel, ey konuşup görüşmesine aldananı yakan yalancı, der.
  • Fakat yine tövbe ve sızlanma, hatırından çıkar. Çünkü Allah, yalancıların düzenini zayıf bir hale getirir, bozar gider.
  • “Savaş ateşini yaktılar mı Allah söndürür” âyetinin herkese ait oluşu
  • Onlar, savaş ateşini yaktılar mı Allah, onların ateşini tamamiyle söndürür.
  • İnsan azmeder der ki: Gönül, orada durma. Fakat yine unutur, çünkü azim ehli değildir ki.
  • Doğruluk tohumunu ekmemiş olduğundan Allah, ona o unutkanlığı verir. 355
  • Gönül çakmağını çakmak ister ama Allah, o kıvılcımı söndürüverir.
  • Bunu anlatan bir hikâye
  • Bir adam, geceleyin bir ayak pıtırtısı işitti. Mumu yakmak için çakmağı kavradı.
  • Hırsız gelip adamın önüne oturdu, kav ateş aldıkça söndürmeye başladı.
  • Kav ateş almasın diye boyuna kavı, yandıkça parmağı ile söndürüyordu.
  • Adam, kavı kendi kendine sönüyor sanmakta, hırsızın söndürdüğünü görmemekteydi. 360
  • Tuhaf şey dedi, bu kav, ıslak olmalı ki ateşlenirken hemen sönmede.
  • Pek karanlık olduğundan önünde oturan ve ateşi söndüren hırsızı göremiyordu.