English    Türkçe    فارسی   

6
3397-3421

  • O da yarasa gibi geceleyin gelişmek istese o vakit güneş, edebe sokmak için kulağını çeker.
  • Der ki. Tutalım o inatçı yarasanın bir illeti var, ya sana ne oldu?
  • Sana bir dert vereyim, seni bir zahmete sokayım da bir daha güneşten çekinmeyesin!
  • Yusuf-u Sıddıyk’ın Tanrı rahmet etsin, Tanrı’dan başkasından yardım istemesi ve “Beni efendine söyle” demesi yüzünden zindanda beş küsur yıl kalması ve bu sözünün cezasını çekmesi
  • Yusuf da, zindanda bulunan birisine yalvardı, yakardı. 3400
  • Ondan yardım diledi, dedi ki: Buradan çıkınca ve Padişahın tapısında işin düzelince,
  • O azizin huzurunda beni an, halimi söyle de beni bu hapisten kurtarsın.
  • Hiç sıkıntı içinde bulunan bir mahpus nasıl olur da başka bir mahpusu kurtarabilir?
  • Dünyadakilerin hepsi de mahpustur. Zindandadır. Şu fani dünyada ölümü bekleyip dururlar.
  • Pek nadirdir öyle bir adam ki bedeni zindanda ruhu yedinci kat gökte olsun. 3405
  • Hasılı Yusuf da o adamı kendine yardımcı gördüğünden zindanda beş küsur yıl kaldı.
  • Şeytan, o adamın aklından Yusuf’u çıkardı, gönlünden Yusuf’un sözünü kaybetti.
  • O güzel huyludan böyle bir suç meydana geldiği için adalet sahibi Tanrı, onu yıllarca zindanda bıraktı.
  • Adalet güneşinin ne kusuru oldu ki sen, yarasa gibi karanlıklara düştün?
  • Denizden, buluttan ne kusur meydana geldi ki sen, kumdan seraptan yardım istiyorsun? 3410
  • Halk, aklı ermeyenler, yarasa tabiatındadırlar. Onlar geçici şeylere başvururlar, kendileri gibi her şeyleri gelgeçtir. Fakat ey Yusuf, senin bari gözün açık.
  • Bir yarasa, karanlıklara başvurur, olmayacak şeylere müracaat eder.Fakat padişah doğanın gözüne ne oldu ki dedi.
  • Üstad, bu suç yüzünden bir daha çürümüş sopaya dayanma, çürük tahtaya basma diye onu cezalandırdı.
  • Fakat Yusuf’u da gönlüne o mahpusluktan bir dert gelmesin diye kendisiyle meşgul etti.
  • Tanrı ona öyle bir ünsiyet öyle bir sarhoşluk ver di ki, gözünde ne zindan kaldı ne karanlık. 3415
  • Zindan, rahimden daha aşağılık, daha kötü, daha karanlık, daha kanlı ve daha kokuşuk değil ya.
  • Tanrı, rahimde sana kendi tarafından bir pencere açınca bedenin günden güne gelişti.
  • O zindanda, kıyas kabul etmez bir zevkle bedenin duyguları, adeta dikilmiş bir ağaç gibi güzelce açıldı.
  • O rahimden çıkmak sana pek güç gelirdi. Ananın kasığından arkaya doğru kaçardın.
  • Lezzet dışardan gelmez içten gelir. Bunu böyle bil. Köşkleri kaleleri aramayı ahmaklık say. 3420
  • Birisi Mescit bucağında sarhoş ve neşelidir. Öbürü bağda bahçede suratını asar, muradına erişmez, bir zevk bulamaz.