English    Türkçe    فارسی   

6
3439-3463

  • O sırada çavuşlar o atı Harzemşah’ın huzuruna çektiler.
  • Hakikaten de bu gök kubbenin altın da o çeşit o boyda o renkte at yoktu. 3440
  • Rengi her gözü alıyordu. Sanki şimşekten aydan doğmuştu, ne de güzeldi ya!
  • Ay gibi, Utarit gibi hızlı gitmekteydi. Sanki arpa yememişti, kasırgayla beslenmişti.
  • Ay bir gece içinde gök sahasını yürür, aşar.
  • Ay bir gece içinde burçları dönüp dolaşıyor. Peki neden miracı inkar ediyorsun öyleyse?
  • O eşi bulunmaz tek inci yüzlerce aya bedeldir. Bir işaretiyle ay ikiye bölündü. 3445
  • Şaşılacak şey şu ki ayı yardı ama halkın duyguları zayıf olduğu için bu kadarcık bir mucize gösterdi.
  • Yoksa peygamberlerle Tanrı rasullerinin işleri güçleri göklerden de dışarıdır yıldızlardan da.
  • Feleklerden, şu dönen göklerden dışarı çık da onların işlerini, güçlerini seyret.
  • Sen yumurtada ki kuş yavrusu gibisin. Havadaki kuşların tespihlerini duymazsın.
  • Mucizeler burada anlatılamaz. Sen yine atla Harzemşah’ın hikayesini anlat. 3450
  • Köpek olsun, at olsun; Tanrı güneşinin lütfu neye vurursa onu, Ashabı Kehf’in köpeğine döndürür.
  • Sonra onun lütfunun vuruşunu da bir sanma. Taşa da vurmuştur, laale de.
  • Laal, ondan bir define elde etmiştir, taşsa yalnız bir hararet ve bir parlaklık.
  • Güneş duvara da vurur. Fakat suya vurduğu gibi görünmez, parlamaz, ona bir şey vurmaz ve üstünde bir şey titremez.
  • O tek bir padişah bir ümmet ata hayran, hayran baktı sonra yüzünü imadülmülk ’e döndürüp, 3455
  • Ey büyük adam dedi. Güzel bir at değil mi? Sanki yeryüzünden değil de cennetten gelmiş!
  • İmadülmülk dedi ki: Padişahım, gönlünün akışı sana şeytanı melek gibi göstermede.
  • İyice dikkat edersen görürsün: Pek güzel, pek dilber bu at ama,
  • Bedenine göre başı kusurlu. Başı adeta öküz başına benziyor.
  • Bu söz, Harzemşah’ın gönlüne tesir etti. At gözünden düştü. 3460
  • Bir alım satımda garaz, vasıta olur, satılan şeyi o överse bir Yusuf’u, üç arşın beze alırsın.
  • Can verme çağında da şeytan, vasıtalık eder, senden iman incisi alır.
  • Ahmak derhal o sıkışık zamanda bir ibrik suya imanını satıverir.