English    Türkçe    فارسی   

6
3598-3622

  • Fakat içerden bir güzelim kaynak coştu mu seni başka kaynakları gözlemekten kurtarır.
  • Gözünün nuru, balçıktan oldu mu onun sana vereceği şey de ancak gönül derdinden ibarettir.
  • Kaleye dışardan su gelirse emniyet ve barış zamanında iyidir ama 3600
  • Düşman geldi de kaleyi çevirdi, kaledekiler kanlarına, battılar mı
  • Düşman askeri, dışardan gelen suyu keser, kaledekilerin o suya güvenmemelerini temin eder.
  • İşte o zaman kale içindeki bir acı kuyu dışarıdaki, yüz tatlı ırmaktan daha iyidir.
  • Sebepleri kesen ecel ve ölüm askeri de kış gibi dalları, yaprakları kesmeye gelir.
  • O zaman ağaçlara bahar, yardım edemez. Ancak iç âlemindeki sevgilinin bahara benzeyen yüzü yardım eder. 3605
  • Onun için şu toprak yeryüzüne” Gurur, aldanış yurdu” denmiştir. Çünkü göçme çağına ulaştın mı senden ayağını çekiverir.
  • Ondan önce senin sağında, solunda koşar, senin derdini ben alırım, senin yerine ben dertlenirim derdi. Bir şey almadı ya!
  • Gam zamanlarında sana, senden gam ırak olsun, gamla aranda on dağ bulunsun derdi.
  • Fakat elem ordusu geldi de ağzını kapattı mı, seni görmüşlüğüm var bile demez.
  • Tanrı, şeytan içinde bu çeşit bir örnek gösterdi. Hilelerle seni savaşa sokar. 3610
  • Ben seninleyim, sana yardım eder, tehlikelerde senin önüne ben düşer, tehlikeye ben koşar, göğüs gererim.
  • Oklara siper olur, dara düştün mü seni kurtarırım.
  • Senin sürçtüğün yerde ben canımı feda ederim. Sen bir Rüstem’sin, bir Aslansın. Yürü, ercesine karşı dur.
  • Diyerek bu işvelerle seni küfür yoluna getirir, o hile, düzen çuvalına sokar.
  • Fakat ayağını attın da hendeğe düştün mü ağzını açar, kahkahayla gülmeye başlar. 3615
  • Sen, aman yahu dersin, gel, ümidim sende. O hadi hadi der, git, ben senden bıkmışım zaten.
  • Tanrı’nın adaletinden korkmadın, bense korkarım. Ellerini çek benden!
  • Tanrı da onda zaten iyilikten eser yoktur. Şimdi bu hileyle nasıl, nerede kurtulacaksın? dedi ya.
  • Hesap gününde yapanın da yüzü karadır, yapılanında. İkisi de taşlanırlar.
  • Adalet bakımından yol kesen de uzaklık kuyusundadır, yol yitiren de ve o azap yurdu, ne kötü bir yatılacak yerdir. 3620
  • Yolunu azıtan aptal da kurtuluştan ümidini kesmeli, yol azdıran da!
  • Burada eşek balçığa saplanmıştır, eşekçi de, burada da gaflettedirler, orada da çamura saplanır kalırlar.